KÖTÜ OLAN SİYASET Mİ?

Ünlü Hukukçu Osman Can Avukatlar günü nedeniyle kentimize gelerek Anayasa değişikliği ve yargı reformu konulu bir konfrans verdi.

Gazete ve TV’lerden takip ettiğim bu değerli hukukçuyu dinlemek için bütün proğramları iptal ettim.

Aman Allah’ım ancak 150 kişilik olan salon bile dolmamıştı. Başta Avukatlar olmak üzere konfransa ilgi gösterilmemesini doğrusu anlamış değilim.

Baro ile sorun yaşayabilirsiniz, ama böylesi bir önemli insanın konuşmasından faydalanılmalıydı.

SİYASET KAVRAMINI bu güne kadar, bu kadar doyurucu ve açıklayıcı olarak izah eden ikinci bir insana rastlamadım.

Türkiye’de siyaset kurumunun bizzatihi kimi devlet organlarınca kademeli şekilde yozlaştırıldığını ve toplumun demokrasi dışı eğilimlere itildiğini örneklerle izah etti.

Özellikle; hukuk ve siyaset ilişkisini çok açık bir dille ifade eden CAN; Türkiye’de bu ilişkinin tersinden işlediğini net bir şekilde dile getirdi.

Mevcut Anayasamızın % 80’inin parlementonun çıkarmadığı yasalardan oluştuğunu hatırlatmak bir yana bu yasaların anti demokratik olduğunu ifade ederken; “yasalar hangi dönemde çıkartılmışsa o dönemdeki siyaset etkili olmuştur. 12 Eylül’de çıkartılan yasalarda da anti demokratik siyasetin etkisindedir”

Özellikle kanun ve hukuk kavramlarını da ele alırken; toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeyen sistem hukuki değildir. Halkın katılımı olmayan bir sistemde de hukuktan söz edilemez.

Siyasetin kötü olmadığını, zira insanlar arasında ki beşeri ilişkiyi düzenleyen ve karşılıklı olan her şeyin toplu adının siyaset olduğunu ve yargınında oluşumunda siyaseti yok sayılamaması gerektiğini ısrarla vurgularken, siyasetin olmadığı yerde demokrasi ve hukuk olmaz dedi.

Yargının görevi devrim yasalarını mı korumak?

Ülkemizde kanun ile hukuk’un birbirine karıştırıldığı ve bir kavram kargaşasının yaşandığı üzerine görüşlerini ifade eden Sayın can; 1949 yılına kadar yargının görevinin, yürütmenin işini kolaylaştırmak olarak tanımlandığı ancak 1950’den sonra ise yargıda yürütmeyi engelleyici bir anlayışın hakim olduğu noktasında görüşlerini beyan etti.

Batılı demokrasilerde herşeye siyasetin hakim olduğunu  ancak bizde ise siyasetin kötü olduğu anlayışının yerleştirildiğini ve aslında demokrasinin kötü olduğu sonucu çıkartılmaya çalışılıyor diyerek darbe özlemi içinde olanların halkın egemenliği şeklinde bir yönetimi istemediklerini anlattı.

Yargı sistemi ile yargı bağımsızlığının ayrı ayrı şeyler olduğunu ancak bizde her ikisininde aynısı gibi algılandığını ve bu sebepten dolayı da siyaset ile yargı erki arasında sürekli bir çekişme yaşandığını da söyledi.

Türkiye’de var olan bir çok sorunun altında aslında; yargısal kararların olduğunu bunu önlemenin tek yolunun ise hukuk reformundan geçtiğini anlatan Can; yargı demokratikleştirilmelidir. Bu olmaz ise Parlemonto yeni bir anayasa yapamaz. Hep darbe anayasalarıyla idare ediliriz. Yeni bir anayasa yapmak için kolları sıvayan partiler kapatılır.

Şu anda TBMM’de görüşülen yargı reformu gerçekleşmeden bu ülkede TBMM yeni bir anayasa yapamaz. Çünhkü buna izin verilmez diyerek de önemli bir konuya parmak bastı.

VE SİYASET

Ülkemizde üzülerek ifade etmemiz gerekirse, eşitlik kavramının sadece sözde olduğunu görüyoruz.

Milletimiz Yüce Adalete ufak tefek yalpalar olsa da bu güne kadar hep güvenmiştir. Ancak son yıllarda yetki karmaşası yaşanmaktadır. Ve her geçen gün de vatandaşın adalete olan güveninde azalma yaşanmaktadır.

Türkiye yönünü batıya ve batı demokrasisine çevirmiştir. AB’ye girme mücedelesi içinde olan ülkemizde, siyaset kurumuna da büyük görevler düşmektedir.

Siyasetçi, en ufağından başlamak üzere öncelikle kendi kendine de bir çeki düzen vermek zorundadır.

Eğer demokrasiyi savunuyorsak, siyaset dışında bir çıkış yolumuz yoktur.

Siyaset sahnesinde yer alan insanlar, bireysel olarak hak ve sorumlulukları savunmalı ve önce kendileri uymalıdır.

Siyasetin bir yerlerine kapağı atanlar bal tutan parmağını yalar diyerek bir takım haltlar karıştırırlar ise işte o zaman insanlarda telkinler sonucu siyaset kötü sözüne inanacak ve demokrasi dışı yönetimlere özlem duyacaklardır.

Son söz olarak top yekün suçlu hukuk ya da anayasa değildir. Suç noktasında her kese bir pay düşüyor.

Sayın Osman Can’ın konuşmasından ben çok şeyler öğrendim. Keşke salon tıklım tıklım dolu olsaydı, keşke bu konuşma kapalı spor salonunda binlerce insana yapılsaydı.

Bu vesileyle avukatlar gününü kutluyorum!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet TAŞ Arşivi