Mutluluğunuz Irkınız Olmasın

Ülkelerin, kendi ırkını öne çıkarması ve başka ırkları veya kimlikleri küçümsemesi yeni bir şey değil. O nedenle “Ne mutlu Türküm diyene” bizde daha bir şevkle söyleniyor, başka ülkelerde de söylendiği gibi. Çünkü ırkınız, mutluluğunuz olursa, bu da kaçınılmazdır.

Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde, Çıralık Ortaokulu öğrencilerinin görüntüleri sosyal paylaşım sitesinde izlenme rekoru kırdı. Muhtemelen “farklılık” oluşturmaya çalışan ve “tamamen iyi niyetle” hazırlandığına inandığım görüntüleri çeken, sınıfın öğretmenidir.

Kâhta, Adıyaman’da Kürt nüfusunun fazla olduğu bir ilçe…

Dolayısıyla sınıfta “Ne mutlu Türküm diyene” diyen de, “Ne mutlu Kürdüm diyene” diyenin de Kürt olma ihtimali yüksektir.

Görüntülerde, Kürt olmanın veya Türk olmanın, ülkesine ve milletine ihanet etmeyi gerektirmediği anlatılmaya çalışılıyor.

Daha nice Aziz Sancar’ların bu bölgeden çıkacağı söyleniyor.

Müslüman kimliği ön plana çıkarılıyor, Kürt’leri dinsiz gibi göstermeye çalışanlara karşı…

Ama buram buram da ırkçılık kokuyor.

Çünkü “mutluluk” ırkla oluyorsa, herkesin mutlu olması gerekir.

Türkler, Türk olduğu için mutlu oluyorsa, Kürtler’de Kürt olduğu için mutlu olur.

Ruslar, Rus olduğu için, Almanlar, Alman olduğu için…

Sonra beyazlar, beyaz olduğu için mutlu olur, siyahlar da, siyah olduğu için…

İlerleriz, Sünniler, Sünni olduğu için, Şiiler, Şii olduğu için mutlu olur.

Falanca aşiretten olduğu için mutlu olanlara, filanca aileden mutlu olanlar eklenir.

Şu dili konuşanlar mutlu olur, bu dili konuşanlar da mutlu olur…

Böylece bütün dünya mutlu olur, sırıtır dururuz.

Çünkü biz “bu ırktanız, bu renkteniz, bu dildeniz, bu mezhepteniz, bu dindeniz” ve böylece herkesin, mutlu olacak bir şeyleri olur.

O zaman ne sorun kalır, ne sıkıntı.

Savaşlar olmaz, insanlar ölmez, kadınlar ağlamaz, çocuklar boynu bükük kalmaz…

Bu kadar kolay mı, bu kadar basit mi?

Oysa önemli olan mutluluğu kendinizden önce bir başkasına layık görmektir.

Türk olmak mutluluksa eğer, Kürt olmak da mutluluktur diye kabullenmektir.

Bir Rus’un, bir Alman’ın, bir Amerikalının, bir Tanzanyalının da, en az sizin gibi “insanca” yaşama hakkının olmasına inanmaktır, mutluluklarının en büyüğü, en güzeli, en onurlusu, en şereflisi…

İşte o zaman bütün dünya mutlu olur.

Bütün dünya, siz mutlusunuz diye, mutlu olmaz.

Irkınızla övünüyorsunuz diye, bütün dünya zil takıp oynamaz.

Onların da oynayacak bir üstünlüğü, övgüye değer bulunanı vardır.

Mutluluğunuz, ırkınızdan başka şeyler olmalı.

Mutluluğunuz, bir başkasında bulunanlarla değerlendirilerek, “benimki daha iyi” şişinmesine sebep olmamalı.

***

Belki de bu kanımızda var.

Mesela belli bir kesim bilirim, ülkenin dört bir yanının “heykellerle” donatılmasına karşı ama kendi liderinin heykelini yapmaktan da kaçınmıyor. Fırsat eline geçtiğinde, yurdun dört bir yanını kendi liderinin heykelleriyle donatacağına kuşku duymuyorum.

Ne mutlu Türküm diyene” sözlerine karşı çıkanların, “Ne mutlu Kürdüm diyene” sözlerini çocuklara zorla okutacağına da kuşku duymuyorum.

Çünkü karşı çıktığınız heykel değil, sizin heykelinizin veya sizin liderinizin heykelinin olmamasıdır.

Eğer heykele karşıysanız, bütün heykellere karşı çıkmalı, bütün putları devirmelisiniz, içinizdekiyle birlikte…

Eğer bir ırkı övünme aracı olarak, çocuklara her sabah okutulmasına karşıysanız, aynı zorlamayı sizin yapmamanız, yapmayacak olmanız gerekir.

Mesela çocuklara insan olmayı öğretebilirsiniz, çok ihtiyacımız var.

Dürüst olmayı da öğretebilirsiniz, gittikçe azalıyor nasılsa…

Başkasının hakkına tecavüz etmemeyi, helal kazanmayı, haram yememeyi, herkesi olduğu gibi kabul etmeyi, kendine benzetmemeye çalışmamayı mesela…

Ama bakıyoruz ki, herkes, bir diğerini kendisine benzetme derdinde.

Bütün kavgalar, bütün savaşlar, bütün çatışmaların esasında bu var; sahiplenme ve kendine benzetme.

Çocuklara zorla ve iradeleri dışında okutulan “andımız” türü Komünist uygulamaların esasında “bir dayatma” varsa, mutluluk aranmaz.

Mutluluğunuz, okuduğunuz andınız olamaz.

Bu ant, sizin de olsa olamaz, başkasının da olsa, olamaz…

Siz, başta kendiniz olmak üzere, çocuklara insanlığı, merhameti, saygıyı, hoşgörüyü, hak yememeyi öğretin, ırkını tanımazsa bile mutlu olur, iddia ediyorum…

Tweetimden seçmeler

Hayata gülümseyin, yaşanan ve yaşatılan bütün acılara gülerek başkaldırın. Siz güldükçe, güller açacak. Siz güldükçe, kaybedecekler.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi