Orada Bir Köy Varrr…Dı

Çocukluğumun bir köyde geçmesinin hep büyük bir şans olduğunu düşündüm. Şimdi büyük şehirlerde çocuklar dört duvar arasında, yanlarında ebeveynleri olmadan sokağa adım atamıyorlar. Ben gurbetçi Akbayırlı olarak, hafızamda kaldığı kadar çocukluk yıllarımı yazmaya çalışacağım. Mutlaka hatırlamadıklarım da olacaktır.

Akbayır, Elbistan ilçesine bağlı en eski köylerden bir tanesidir. Elbistan ilçesine 13 km mesafededir.

Bundan iki yıl önce uzun zaman sonra gittiğim köyümde çocukların oynadığını görünce hem çok mutlu oldum, hem de çocukluk anılarımı yeniden yaşadım.

En son iki yıl önce gittiğim köyle çocukluğumdaki köy arasında elbette çok değişiklikler var. Hiçbir teknoloji olmadığı gibi ne elektrik, ne de su vardı evlerde. Çamaşır, bulaşık yıkama, banyo yapma  çeşmeden taşıma su ile yapılırdı. Evimiz iki katlıydı. Sabah erkenden annem kalkar koyunlara, kuzulara, tavuklara yem verirdi. Genelde evimiz kalabalık olduğu için evde iş dağılımı vardı. İki ablam öğretmendi ve onlar görevlerine giderdi. Evde olan ablamlar da anneme yardım ederdi. Ben de küçük olduğum için çeşmeden su getirirdim. Akrabalardan, eş ve  dosttan bir istek olursa onları yapardım. Tavuklara, hindilere yem verirdim.

Yazları başka güzel olurdu köyümüz. Kışları daha başka olurdu. Her dönem ayrı güzel geçerdi. Yazın telaşı çok olurdu. Tarlalar ekilir, biçilirdi. Tarlalarda en çok buğday, nohut, arpa, fasulye, şeker pancarı yetişirdi. Zaman zaman bu tarlalarda çalışanlara azık götürürdüm. Arada eve dönmez onların yanında kalır ben de biraz çalışırdım. O buğdayların biçilip kapı önlerine yığılması, daha sonra bulgur kaynatılması, tarhana yapılması, imece usulü sabahlara kadar kış ekmeği yapılması hepsi ayrı bir güzellikti. Hatta yaz akşamları o buğdayları gece birisi beklerdi. Arada bekleyenin uykuya dalmasını takip eder, buğdaydan bir miktar alır; ertesi gün bakkala verir, karşılığında lokum bisküvi alır büyük bir zevkle yerdik.

Köyde akşamüstü güneş batınca evlerde bir telaş başlardı. Yine çeşmeden sular taşınır, evlerdeki su küpleri doldurulurdu. Gaz lambalarının başlıkları isli ise yıkanır, silinir, temizlenir, gazları doldurulurdu. Her evde birden fazla lamba yakılırdı evin durumuna göre. Ayrıca yataklar yapılırdı hava kararmadan. Her gün evlerde bu telaş yaşanırdı.

Kış aylarında sobalar sabah erkenden yanar sobaların üzerinde çay kaynamaya başlardı. Kahvaltı hazırlanırken dışarıda da soğuk sisli havada sabahın o çok erken saatlerinde bazen başka köylerden eşeklerin üzerinde odun getirilir, satılırdı. Gün içerisinde yine günlük işler yapılır, akşamüstü hazırlıklar tamamlanır ve kış akşamlarında ev gezmeleri daha çok olurdu. Uzun kış akşamlarında zaman ancak böyle geçerdi.

Her pazartesi Elbistan’a haftalık alışveriş için gidilirdi. Köy ile Elbistan arasında jipler çalışırdı. Traktörü olmayan jiple giderdi.

Ben Pazartesi günlerini hiç sevmezdim. Çünkü Malaplılar köyümüzden geçerdi ve her seferinde su taşırken, yolumu çevirip taşıdığım kovadaki sudan içerledi bende kovada kalan suyu döküp yeniden çeşmeye giderdim. Çocukluk bu ya, çok kızardım, arada yolumu değiştirmeye çalışırdım.

Yaz aylarında hep dışarıda oynardık. Evimizin hemen arkasında dut ağacı vardı, biz akşama kadar ağacın tepesinden inmezdik. Evden pek uzağa gidemezdik. Annemiz, babamız izin vermezdi. Onlar bize seslendiklerinde duymamız gerekirdi.

Kış aylarında evimiz kalabalık olurdu. Odaların birinde köyün öğretmenleri kalırdı. Okul yolumuz çok uzak değildi ama yol yağmurlu, karlı havalarda oldukça çamur olurdu. Ellerimizde odunlar, okula giderdik. Herkes okul çantasının yanında evden odun da getirirdi. Sınıfı gelen bu odunlarla ısıtırdık. Öyle soğuk olurdu ki sobaya yakın oturan hep şanslı olurdu.

Evettt, ‘’Orada bir köy varrr…dı’’ şimdi Elbistan’ın mahallesi oldu.

Aslında bu yazıyı yazmadım, sanki yaşadım. Hepsi gözümün önünden tek tek bir film şeridi gibi geçti. Elbette bitmedi yazacaklarım. Kalan hatıralarımı da bir sonraki yazıma bıraktım. Okuyan herkese teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Gülser YAMAN Arşivi