OSB’miz de “Bize” Has! II

 

Bir “köşe” tutmuşsak ve bir şeyler yazıyorsak her şeyden evvel vicdanımızın sesine kulak vermemiz gerekiyor. “Hava-civa”, “laf olsun torba dolsun” kabilinden ziyade toplumun çıkarlarını önde tutarak kalem oynatmıyorsak-oynatamıyorsak gerisi zaten “laf-ı güzaf” demektir.

O bakımdan, mümkün olduğunca gördüğümüz eksiklikleri, yanlışlıkları, çarpıklıkları, haksızlıkları dile getiriyoruz.

Görmesi gerekenler görmez, duyması gerekenler duymaz, yapması gerekenler yapmaz…

O artık onlara kalmış!

Üstad necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi:

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın!!”

***

Bir önceki yazımda Kavlaklı OSB’yi ele alarak, yaşanan “ulaşım”, “güvenlik” ve “sağlık” gibi sorunları dile getirmiştim.

Bu yazımda kaldığım yerden devam ediyorum:

OSB içi yollar ve düzen.

Bilhassa ana cadde olmak üzere çoğu caddede trafikte sıkışıklık yaşanıyor. Bu, “OSB’nin yanlış kuruluşu”ndan kaynaklanan bir çarpıklık. Plan yapılırken caddeler oldukça dar bırakılmış.

Hadi her cadde olmasa da en azından ana caddeler daha geniş olmalıydı.

Aslında en baştan, fabrikaların önlerine tırlar ve servisler için park alanı bırakma şartı konmalıydı.

Neden?

Çünkü, bir fabrikaya bir tır katarı geliyor...

Nereye duracak?

Tabi yolun içine! İşçilerin giriş-çıkış saatleri fabrika önleri ana-baba günü. Tırlar da olduğu gibi, servisler de yolun içine park ediyor. Ya da kaldırımlara…

Etmek zorundalar, zaten başka bir alan yok. Keşke en azından ana caddeler üzerindeki fabrika sahipleri hiç olmazsa servisler için çevre duvarlarını iki metre geri çekselerdi.

Yollardaki tertip-düzen, temizlik de çok “iç açıcı” değil maalesef. Şehir dışından iş ilişkileri için gelenler ne düşünüyorlar, çok merak ediyorum doğrusu.

***

Cami!

Bu da apayrı bir “sıkıntı”. Ve bir “utanç” aynı zamanda.

Yahu kuruluşunun üzerinden on yılı aşkın bir süre geçmiş ve neredeyse yapılanmasını tamamlamış bir OSB’nin nasıl bir ibadet mekanı olmaz. Binlerce işçinin istihdam edildiği “Müslüman” bir memlekette ne kadar absürt bir durum değil mi?!

Söz başı geldiğinde kimse mangalda kül bırakmaz. Çoğu işadamımız “umre”den beri gelmez. Ama OSB’nin camisi yok! Böyle de bir durum var ortada!

Biz, işçimizin Cuma namazlarını kılacağı camiyi yaptırmaktan aciz miyiz!?

Cami yeri var!

Nasıl akıl edip düşünmüşlerse bir cami yeri bırakmışlar. Oraya geçen yıl bir temel atıldı. Atıldığı gibi de kaldı. OSB Müdürlüğü, ya da OSB Yönetim Kurulu Başkanlığı ne zaman keyfe gelir de inşaata devam ettirir bilinmez!

Bazıları diyecekler ki: “Kavlaklı’da  cami var”

Ben zaten “Kavlaklı’da cami yok” demiyorum ki!!

“OSB’nin kendi camisi yok” diyorum!

“Olması gerekir” diyorum!

Evet Kavlaklı’da üç tane cami var. Ama yetmiyor kardeşim. Bazı fabrikalar Cuma vakitlerinde servis kaldırarak işçileri camilere taşıyorlar.

Eyvallah!

Ama bir o kadarda yürüyerek giden var. Cuma günleri camiler (Maşallah) tıkış tıkış. İnsanlar bir birlerinin sırtına “secde” ediyorlar. Özellikle kış günleri bir çok insan soğuktan tir tir titreyerek dışarıda namaz kılıyor. Üstelik imamlar kusura bakmasınlar ama Kavlaklı’nın camileri de çok bakımsız, düzensiz ve de pis. (Buradan Sayın Müftü’müze duyurulur!)

Büyük, pırıl pırıl ve “bize” yakışan bir camiye acilen ihtiyaç var.

Umarım sorumluluk sahipleri bu utanca bir an önce son verirler.

***

Diğer bir konu da doğalgaz.

Kavlaklı OSB’de irili ufaklı yaklaşık on civarında metal ve metal mutfak eşyaları üreten işletme bulunuyor. Bunların hepsi metali eritmek ve işlemek için fırınlarında gaz kullanmak zorundalar. Ancak OSB’ye henüz doğalgaz ulaşmadığı için Karadeniz ve çeşitli bölgelerden “dökme gaz” getirerek ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Bu da elbette ek maliyet olarak işletmelerin girdilerini kat kat artırıyor.

Bazı işadamları, OSB Müdürlüğü’nün ve siyasilerin defalarca müracaat edildiği halde konuya gerekli duyarlılığı göstermediğinden şikayetçi!

Umarım bu sorun da bir an önce çözülür.

***

Bir diğer konu banka şubesi yokluğu!

Küçük Sanayi Sitesi’nde bile en az birkaç bankanın şubesi var. Ama koca OSB’de yok!

Bırakın banka şubesini, doğru dürüst ATM bile yok.

Geçen haftaki OSB ile ilgili yazıma yorum yazan kıymetli bir okurun da dediği gibi yol kenarlarına duraklar ve konmalıdır. Sosyal donatılar adına çeşitli yerlere küçük parklar yapılmalıdır.

***

OSB’lerimiz olsun. Bir değil, üç değil daha fazla olsun. Yatırımlar yapılsın, çarklar dönsün. İstihdam artsın, işsizlik sona ersin, iş verenlerimiz daha fazla kazansın. Sonuçta Kahramanmaraş kazanıyor. Ama her yapılan iş yarım-yamalak değil, dört dörtlük olsun. Her şey, herkes düşünülsün. Dışı başkalarını, içi bizi yakmasın!

Görenler “peh” desin.

“Tekstil şehri”, “dondurma şehri”, “metal mutfak eşyası şehri”, “kırmızı biber şehri”, “yazarlar ve şairler şehri” olmakla hep övünüyoruz, gurur duyuyoruz. Daha fazla övünelim, daha fazla gurur duyalım olmaz mı?

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Veli KARALAR Arşivi