(Özeleştiri) Nerede Yanlış Yapıyoruz?

Kahramanmaraş’ta kurumlar, şirketler, toplumun önünde olan isimler ve medya çağın şartlarına göre kendilerini dönüştürememiş eski adetleri ile yaptığı işleri devam etmekte ısrarcı gözüküyor.

Bunun doğal yansıması olarak; şehir kendini yenileyememiş, ha bire eskiye özlem duyulmuş ve bu ağır bir statüko yada “mahalle baskısı” doğurmuştur.

Biz medya mensupları, statüko ile mücadele etmek yerine, ya yanında yer almayı tercih etmiş ya da bunu görmezden gelerek (kolaycılığı- korkaklığı) günlük yaşamımızı devam ettirmeyi tercih ettik.

Bunun doğal sonucu olarak, cüceler dev olmuş, devler ise adeta birer cüce halini almıştır.

Bizler “ya sen kimsin de bu makama kendini layık görüyorsun!” şeklinde bir tavır gösterememiş aman bu şehrin delisi ben miyim? Kolaycılığı ile ilgisiz kalmayı tercih etmişizdir.

Tabii üstüne üstlük bu çapsız insanlardan üç kuruş ilan parası alamaz mıyız? Şark kurnazlığı içine girmiş ve bu mesleğin toptan itibar kaybetmesine de sebep vermişizdir.

Bunun sadece suçlusu biz değiliz.

Bu şehirde kendilerini kalburüstü görenler kaliteli insanlara sahip çıkıp bedel ödemek yerine onlarda şark kurnazlığı yaparak, çürükler ile sağlamları aynı torba içine koymuşlar ve bu şekilde bir değerlendirmeye tabi tutmuşlardır.

Yukarıda yaptığım analiz sonucuna baktığımızda;

Ortaya çıkan isimlerden hiçbirinden hoşnut olmadığımız bunun yerine ehveni şer dediğimiz kötünün en iyisini tercihe zorlandığımız bir dönem içindeyiz.

Tabiri caizse Kurtları çakallara boğdurduğumuz bir dönemi yaşıyoruz!...

**

Bir gazeteci olarak hiç profesyonel olamadım. Profesyonellikte duygusallığa yer yoktur. Piyasa ne istiyorsa onu vermek gerekir. Oysa bugün baktığımda bu amatörlükten kurtulmam gerektiğini düşünüyorum.

Bizler beşeri ilişkilerimizi menfaat üzerine değil, dostluk üzerine kurduk. Hala merhum anamın, babamın cenazesine kimler geldi onu hatırlıyor, onun hatırını sayıyoruz. Bu hatır sayma profesyonel düşünce içinde olmayan bir şeydir.

Profesyonel; “yarın sende onun cenazesine gidersin, o başka yaptığın iş başka” der.

Ve biz bunu hiç söylemedik.

Tabii “herkeste kendi menfaatleri için bizi kullanmaya kalktı!”

**

Şu yerel seçimlerin konuşulduğu günümüzde kimse bize “ede sen şuraya aday ol, bu şehri tanıyorsun” diyen olmadı. Ama herkes “ya ede senin vekillerle aran iyi malum ben şuraya aday oluyorum benim için kulis yap” dedi.

“Bizi hiçbir yere layık görmeyenler, bizden ricacı olmamız yönünde” destek olmamızı istediler.

Bir acayip konu daha var, onu da yazayım.

“Adam aday, haber yapmamızı istiyor. Bilbordlara reklam vermiş, sağa sola reklam vermiş. Biz arkasında dolaşacağız, tanıtımı için haber yapacağız. Ama konu bize reklama gelince bütçem yok” diyecek. Ya kardeşim bütçen yok, paran yok ne diye ortaya çıkıyorsun ki? Bu işi parasız olsa, bu şehirde sizleri ağzında götürecek deve dişi gibi akıllı, donanımlı insanlar var. Onlar ne diye çıkmıyorlar? Çünkü onlar haddini biliyor. Ama siz aynaya bakıp, kilonuzu tartıp biçmeden pat diye ortalığa çıkıyor ve bizi de kullanmaya kalkıyorsunuz. Yok öyle yağma!...

Bu kadar çapsızlığın revaçta olduğu bir kentte ancak gazeteci de bu kadar olur.

Korkmadan, bir yerlerden emir almadan, nafaka kaygısı taşımadan, doğru bildiklerini yüreklice yazacak kim var?

Yazsak bile okuyanlar; “ya para istemiştir vermeyince yazmış” diyecek kadar pespaye düşünen insanların şehrin kaderinde söz sahibi olduğu bir kentte ne olur ki?

Biz bu pespayeliği, bu basit düşünceyi yazdığımız yazıların altına yazılan yorumlarda görüyor ve aldırmıyoruz…

**

Bu şehirde taşların yerine oturması için önce gazeteciler amatörlükten kurtulmalı ve profesyonel olarak mesleklerini sürdürme mücadelesi içine girmelidir.

Ben en azından bu günden itibaren işimle arkadaşlığı ayırmaya karar verdim.

Ya böyle devam edeceğiz ya da bu memleketten çekip gideceğiz!....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet TAŞ Arşivi