REFERANDUM VE BİR BASIN TOPLANTISI

12 Eylül’de yapılacak olan referandumu millet olarak daha ileri demokrasiye geçişte bir şans olarak görüyor ve etrafımda tanıdığım bütün dostlara dilimin döndüğünce izah etmeye çalışıyorum.

Referandumu AK Parti iktidarına güven oylamasına dönüştüren siyasi partiler, parti tabanlarının düşüncelerine ve yıllardır söylediklerine tezat bir politika izliyorlar.

13 Eylül sonrasında bir çok siyasi partinin Genel başkanları sorgulanmaya başlanılacaktır.

Bunu hatırlatmakta fayda görüyorum.

Milletin düşüncelerine ambargo koymaya kimsenin gücü yetmez.

En iyisini milletimiz bilir.

Gelelim Ak Parti İl Başkanı Fatih Erkoç’un basın toplantısına;

Bana SMS mesajı saat 16.24 gibi geldi. Dolayısıyla o saate kadar toplantı ya bitmişti ya da bitmek üzereydi.

Bir çok gazeteci de aynı şekilde toplantıdan geç haberi olmuş ve katılamamıştır.

Bir TV proğramında yaptığım konuşmanın bir bölümü arkadaşlarımız tarafından temcit pilavı gibi Sayın Erkoç’a karşı kullanılmaktadır. Bu meslek etiğine yakışmıyor.

Bu konuda bir şeyler yazmam gerekirse benim yazmam gerekir. Benim adımın kullanılması doğru değildir.

Kaldı ki ben bu konuda bir art niyet görmüyorum. İnsanlar hata yapar.

Eleştiri yapılırken ya çıkıp ortaya harbi harbi düşüncelerinizi yazıp söyleyeceksiniz ya da susacaksınız.

Meselenin bu kadar büyütülmesi bana göre başta mesleğimize zarar vermektedir.

Söz uçar yazı kalır misali yazacaklarımızı önce iyice bir tartmalı ve sonra da bunu yazmalıdır.

Tepki vermenin farklı yolları vardır.

Tepki verirken başkalarının söylediği bir sözü kullanarak tepki vermek doğru değildir.

Ve bu konuyla ilgili yazılıp çizilen birkaç yerde adımın zikredilmesinden rahatsız oldum.

Ben ne kimsenin adamıyım, ne de kimse beni adamı olarak görebilir.

Benim samimi ifadelerimi ve ilişkilerimi lütfen kimse bir yerlere çekmeye çalışmasınlar.

Konuyla ilgili İl Başkanı Erkoç ile yaptığım telefon görüşmesinde; Sayın Başkan işin aceleye geldiğini ve bütün arkadaşları tek tek aramalarını ayrıca SMS ile de bilgi verilmesini istemiştim, bir sorun yaşandı, kusura bakmayın diyerek üzüntülerini bana ifade etti.

Ben bana yaptığı bu medeni açıklamayla tatmin olurken işi zamana bırakmayı uygun gördüm.

MİLLİ EĞİTİM MESELESİ!...

Kahramanmaraş’ta 8 yıl Milli Eğitim Müdürlüğü yapan, iyisiyle, kötüsüyle, eksiğiyle-gediğiyle hizmet etmeye gelen Sabahattin Akgül şimdi yok.

Malum bir önceki yazımda bu konuya devam edeceğimi yazmıştım. Yeni milli Eğitim Müdürü gelerek göreve başladığı için bu işi noktalamamın uygun olacağını düşündüm.

Çünkü eğitim alanında yazılacak-eleştirilecek çok şey vardı. Ancak Sayın Akgül’ü bütün her şeyin suçlusu ilan etmekte bize yakışmaz.

Yeni gelen Müdür Tahsin Nas ile ilgili olumlu bilgiler aldım. Gerek Samsunlu ve gerekse de Bafralı dostlarımız bize iyi bir tablo çizdiler.

Bu vesileyle yeni müdüre hoş geldiniz diyor, görevinde başarılar diliyorum.

 

GÜLE GÜLE KARDEŞİM YAŞAR!..

 

Yaşar Türkleş bir güzel insandı. Kahramanmaraş Çevre Müdürlüğünden Ankara’ya tayin olmuştu.

Çok sevdiğim Ali Avgın abimizinde yakınıydı. Bir süre önce birlikte beni ziyarete gelmişlerdi.

Çok sık bir araya gelemesek bile yiğit bir Anadolu evladıydı.

O gün sabahın erken saatlerinde İhsan Karadutlu kardeşimin beni aramasıyla haberim oldu.

İlk iş olarak Ankara’da Vakıf Başkanımız Mesut Dedeoğlu’nu aradım konuyu anlattım. Sağ olsun o Ankara’da üzerine düşeni yaptı. Törene katıldı, arkadaşlarını aradı, camiye gitti v.s.

Merhum Yaşar Türkleş kardeşime Allah’tan rahmet dilerken acılı ailesine, sevgili Ali Abimizin şahsında baş sağlığı dileklerimi ifade etmek istiyorum. Mekanı cennet olsun!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet TAŞ Arşivi