Savaş Meraklıları, Suriye’ye!

 

Bunu söylemek acı ama ülkemizde savaş meraklısı insan sayısı hiç de yadsınamayacak bir sayıya ulaştı. Ya bunların sesi çok çıkıyor, ya gerçekten sayısal olarak fazlalar. Savaşın bu kadar isteniyor olması, geleceğe ümitle bakmamızı engelliyor. O kadar çok mu savaş istiyorsunuz, buyurun Suriye’ye gidin, hazır bahane de var, yüreğimizi yaktılar.

Bu merak yeni değil elbet.

Dünya kurulduğundan beri kavganın tarafları vardır.

Birisi kavga etme meraklısı, adeta bulaşmak için bahane arayandır. Bir diğeri savunandır. Bir de ikisini barıştırmaya uğraşanlar var.

Kavga etmek en kolayıdır.

Savaşmak, sanıldığı gibi zor değil, çok kolaydır ama asla savaşın kazananı olmamıştır. Sadece daha az veya daha çok kaybedeni olur.

Türkiye, 30 yılını alan, 50 bine yakın insanını kaybettiği adı konulmamış bir savaşı “en az zararla” kapatma derdinde.

Bunun için çözüm arıyor, barış için ciddi adımlar atılıyor, PKK yurdu terk ediyor, bölgede bayram havası hâkim, geleceğe ümitle bakan insanların sayısı hiç de azımsanamayacak boyutta.

Sadece bu değil tabii.

Bugüne dek bölgeyi yatırım listesine dahi koymayan işadamları, barışın gelmesiyle yatırımlarını bölgeye kaydırabileceklerini müjdeliyor.

Bölgede yatırım demek, işsizliğin önlenmesi demek, yoksulluğun kırılması demek, insanların daha mutlu ve müreffeh bir yaşama kavuşması demek. Bugüne dek ellerinden alınan “insanca yaşama” hakkının iadesi demek. Silaha ayrılan para azaldığında, terörün yaktığı ve yıktığı kalmadığında, ekonomide yaşanacak sıçrama da, bugüne kadar ihmal edilen veya pintilik yapılan konuların da tekrar gözden geçirilmesi demek. Belki daha çok eğitim, daha çok sağlık, daha çok devlet yatırımı demek.

Ve bu kadar “demek”in açıklaması; daha güçlü bir ülke demek.

Bunun çok da kolay olmayacağı kesin.

Başından beri bilinen ama “ne kadar acı yaşayacağız” diye kâbusların görüldüğü bir varsayımdı.

Ne kadar acı yaşadık, daha ne kadar yaşayacağız?

Bedeli ödenmiş bir sürecin sonuna gelmek için daha ne bedeller ödeyecektik?

Çok defa denendi.

Başkentin göbeğinde bomba yüklü kamyonlar tatile gitmiyordu.

Sağda solda patlatılmak istenen bombalar, havi fişek gösterisi için istiflenmemişti.

Yerden biten silahların da bir amacı vardı.

Boru bu boru” denenlerinde…

Birilerinin kötü gün anlayışı hep farklı oldu bu ülkede.

Bizim iyi günümüzdü onların kötü günü…

Ve o günü hiç yaşamamamızı istediler.

Hem içeriden, hem dışarıdan…

Son saldırı dışarıdan geldi.

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bir biri ardına patlayan bombalar 45 canımıza mal oldu ve bu sayının artma ihtimali var, zira yüz kadar da yaralı var.

Patlamayı Suriye’deki iktidar yanlısı El Muhaberat örgütünün yaptığı “kesin” gibi. Üstelik patlamayı gerçekleştiren 9 kişi eski Marksist ve 9’u da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. 9’u da “kandan beslenenlerle” aynı düşünce yapısında.

İster ülkemizin güçlenmemesi adına yapılsın, ister Türkiye’nin Suriye’ye saldırmasına bahane oluşturmak için taşeronluk yapmış olsunlar sonuç değişmiyor. Üçü Suriyeli 46 insanımızı kaybettik.

İçeriden ve dışarıdan, ülkenin savaşa girmesini isteyenler, sonu alınmaz bir bataklığa saplanmamızı istedikleri açık. Böylece içeride yakalamayı başardığı barış ortamını, dışarıda kaybetmeye zorlanıyor.

Ne fark eder ki, Bu ülkede kendi düşüncelerinin iktidar olması için darbeyi mubah görenler hiç eksik olmadı. Şimdi kendi düşüncelerinin iktidar olmasını isteyenlerin Suriye’yle savaşı kışkırtmalarından daha doğalı olamaz. İkisi de aynı zihniyettir, ikisi de kandan beslenendir.

***

PKK’nın eylemlerden vazgeçerek yurdumuzdan ayrılmasına üzülenler vardı.

Suriye’nin uçaklarının ülkemizi bombalamasına sevineler de çıktı.

Hatta Suriye’nin yanında yer alan bir muhalefetimiz bile vardı.

Ülkede barış olmasın diye çok uğraş veriyorlardı, hani “barış istiyoruz” cümlesinden “savaş istiyoruz”u çıkarmayı becerebiliyorlardı.

O kadar mı çok savaş istiyorsunuz?

O zaman buyurun Suriye’ye.

Hazır bahanede var, yüreğimiz yanmış.

Bu ülkeyi sonu belirsiz bir maceraya atmaya yeltenenler bilmeli ki, Suriye, “bütün düşmanların toplanıp, bizi sürüklemek istedikleri bataklık”tan başkası değildir.

Acımız taze ama tecrübemiz hayli yaşlı…

Bu oyuna gelmeyin, üçüncü dünya savaşına götürecek adımı “pastadan pay kapma” veya “had bildirme” adına yapmayın.

Savaşa, savaşı çok isteyenler gitsin.

Biz barıştan yanayız, dün, bugün ve yarın…

Birilerinin kirli oyununa verecek tek bir canımız, bir damla kanımız yok!

Var” diyenler, önden buyursun…

Twitimden seçmeler

İktidara gelmek için darbeyi mubah görenler, iktidara gelmek için Suriye’yle savaşı mubah görenlerle aynı zihniyettir!

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi