"Sıkıyorsa Gel İndir" mişş!...

İçimiz-dışımız sanal oldu. "Sosyal medya" denilen âlemin bu denli hayatımıza girmesiyle birlikte acılarımız, sevinçlerimiz, göz yaşlarımız, aşklarımız, inançlarımız, kabadayılıklarımız ve kahramanlıklarımız bile sanallaştı. Klavye başında herkes duygusal, herkes yardımsever, herkes hacı-hoca, herkes dindar, herkes şair, herkes siyasetçi, herkes prof., herkes en baba gazeteci, herkes çevreci, herkes milliyetçi, herkes kahraman, herkes devrimci, herkes "çıt kırıldım" kadar nazik...

Ama gerçekte??...

Bırakın onu-bunu, adam klavye başındaki her gün sohbet ettiği, "beğeni-paylaşım" yaptığı adamı bile tanımıyor. Selam bile vermiyor iyi mi!

***

Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde,  hem de askeri kışlanın içindeki gönderde bulunan bayrağımız alçakça indirildi. (Ne yazık ki indirildi.) Bu bir garabettir. Vatandaşın; devletin sınırlarını, namusunu, bayrağını koruması için vergi verdiği, çocuğunu askere gönderdiği, "yetki"lendirdiği kişilerdir bu garabetin sahipleri; hatta sorumluları... Çünkü o bayrak bir dağ başında değil, etrafında askerlerimizin nöbet(!!) tuttuğu bir yerdeydi!

(Bakalım daha nelere alışacağız?!)

Hal böyle olunca benim kahraman vatandaşımda geçiyor klavyenin başına "sen benim bayrağımı mı indirirsin, al sana al sana..." diye döktürmeye başlıyor. Devletin dersini ver(e)mediği bölücüye klavye başında efeleniyor.

***

Son günlerin modası, bol; "sıkıyorsa gel indir"li, bol bayraklı capsler... Yeter ki biri bir şey yapmasın. "Kopyala-yapıştırıcı vatandaşım başlıyor aynısını yapmaya. Ya muhteremler; madem bir şey yapacaksınız en azından biraz üretici olun. Başka bir şey yapın. Duygularınızı, tepkinizi başkalarının duygularıyla değil, kendi öz duygularınızla ifade etmenin yollarını araştırın biraz.

Bir de "sıkıyorsa gel indir"li paylaşımlara bakıyorsunuz,  hep ulusalcı-milliyetçi kesimin yaşadığı şehirler!..

Önemli olan, nüfusunun etnik kökeni daha çok Türk olan yerlerde meydan okumak değildir. Önemli olan, vatan toprağının her karışında bu cesareti gösterebilmektir. Bunu aslında direkt vatandaşın yapmasına da gerek yoktur. Vatandaş adına o bayrağı oraya diken devletin görevi, yine orada o bayrağın namusunu her ne pahasına olursa olsun korumaktır.

Aksi durumda kendi askerimizi, kendi elimizle işte böyle maskara yaparız!! "Vatan toprağı" kabul ettiğimiz her noktada aynı hassasiyet geçerli olmalıdır. Ve bunun için her türlü (açılım da dahil!!) durumda bayrağı gökyüzünde dalgalandırmak için gerekli yaptırım tereddütsüz uygulanmalıdır. Bunun adına "bayrağa uzanan eli kırmak", ya da  "bayrağı indirmeye cüret edeni alnının ortasından mıhlamak" da diyebilirsiniz.

Aksi takdirde bayrağı indirirler ve klavye başındaki efelenmelerede kıs kıs gülerek "gel de indirttirme!" derler!

***

Korkarım bu şerefsizliğin gerçek sorumluları yine sıyıracak bu işten. Soruşturma kapsamında dört kişi göz altına alındı ama ancak biri tutuklandı.

Devletin gücü yete yete üç polise yetti. Gerçi gam değil. Nasıl olsa ebedi dizimiz "Kurtlar Vadisi"nde yeni sezonda "Milli Kahramanımız Polat Alemdar" bayrağı indirene dersini verecektir!! Tıpkı "paralelciler"e verdiği gibi...

Ne diyelim, bizde gözyaşları ile izler ve bir güzel seviniriz.

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veli KARALAR Arşivi