Sizin adaletiniz mi vardı?

 

Eğer Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız “başım belaya girmez” diye öngörüde bulunmayacaksınız. Bu sizin ne kadar kibar, ne kadar iyi, ne kadar vatansever, ne kadar insan sever olmanızla alakalı değil. Hatta “kanun adamı” diyecek kadar yasalara harfiyen bağlı olsanız da, karşınızda güçlü biri veya birileri varsa, sizin kesinlikle  “suçlu” olmanız an meselesidir.

Yazı yazınca başının belaya girmemesi mümkün değil.

Şükür yazıdan dolayı adıma açılan davalardan beraat ettim.

Ama “vatandaş” olarak yaşamaya çalışırken uğradığım haksızlığı anlatacak merci bulamadım.

Üstelik de mağdur edilmişken, suçlu bulundum.

Çünkü bütün o merciler, haklıyı korumaya dönük değil, “güçlü olan” haksızı korumaya dönük tasarlanmış.

Şimdi merak ediyorum, koca koca Adliye Sarayı yapmakla övünenler, içine adalet koyamadıkları için hayıflanmaları gerekirken, nasıl da şişiniyorlar, nasılda…

Adalet, belki de tarihin her döneminde tartışma konusu olmuştur. Çünkü adaleti uygulayanların adaletsizliği daha çok gündeme gelmiştir.

Hukuk dersinde öğrendiklerini orada bırakıp, ideolojilerini, öfkelerini, sevgilerini, nefretlerini öne çıkarmakla kalmayıp, beceriksizlikleri ve kaybettikleri muhakeme yetenekleriyle vatandaşa adalet dağıttığını sananların yanında “aldıklarıyla” yönü değişenler de var.

Kimse kusura bakmasın, Türkiye’de adalet, sadece güçlüler için var.

Eğer güçsüzseniz, karşınızdaki ise hem paralı, hem güçlüyse kesin siz suçlu olacaksınız.

Yine eğer sizi mağdur eden “bir kurumsa” kesinlikle o kurumu mağdur ettiğinizden dolayı başınız beladan kurtulamayacaktır.

***

Vatandaş olarak iki defa başım belaya girdi.

Birisinde düğünümüzde eğlenirken, yol kontrolünden kaçan alkollü bir sürücüyü aramak için ağır silahlı 15 polis düğünümüzü bastı, terör estirdi, çocukları korkuttu, kadınları ürküttü, sağa sola ateş açtı ve yakaladıkları adamı öldüresiye dövdüler…

Düğün sahibi olarak bu duruma karşı çıkıp, “şikâyet edeceğim” sözümü “polise mukavemet” olarak algılayanların ve bir yıl ceza verenlerin bırakın hukuk okumasını, guguk bilgilerinin olduğu bile söylenemez…

Ama benim elimde silah yoktu…

Olsaydı, güçlü konuma ben gelecektim ve o zaman belki mağdur olduğum fikri ağır basacaktı.

Polislerde silah vardı, hem de on beşinde de ağır makinalı silah, panzer de kapıdaydı…

Ve bu satırların yazarının bu kadar büyük bir güce “mukavemet edecek kadar süper güçlerle donatıldığını” düşünen “zekâ” ve “vicdana” sahip hukukçular olabiliyor…

Bu davada hukuki mücadelem sürüyor…

Ama sadece bu değil ya…

***

Hepinizin başına gelebilir…

Herhangi bir kurumdan bir hizmet satın alırsınız, sonra da beğenmeyip değiştirirsiniz…

Yandınız demektir…

Türk Telekom’dan ttnet internet hizmeti alıyorken, hem ücreti, hem hizmeti beğenmediğimden bir başka servis sağlayıcısına geçtim.

Geçen sen misin?

2010 yılında, internet sağlayıcımı değiştirdim. Borcumu ödememe rağmen birkaç ay daha irili ufaklı fatura geldi, onları da ödedim.

Daha sonra çok küçük cüzi miktarlarda faturalandırma olduğunu e-mailime gelen e-faturadan öğrendim ama umursamadım.

Bir ara işkillendim. Türk Telekom’a gidip, az olan ücreti de ödedim.

Aradan yıllar geçti.

İki yıl geçen bir süre sonra icradan bir yazı geldi, 500 lira kadar bir borcum varmış…

Ulaşabildiğim oranda Türk Telekom’daki yetkililere ulaştım, borcumun olmadığını söyledim ama ne çare “ödeyeceksin” dediler.

Ödedim…

İki ay sonra bir kez daha “teşekkür mektubu” göndermesi gereken Ttnet’in paralı avukatı, 312 liralık bir ödeme daha gönderdi, borcum varmış…

Hem bu defa mektup göndermedi, icra memurunu gönderdi.

Mecburen bunu da ödeyeceğim. Başka çare ne yazık ki yok. Maalesef hakkın yendiğinde başını vuracağın bir merciinin olmadığı bir ülkede yaşıyoruz.

Türkiye’de adalet yok diyorum ya…

Hani o icra memuru, avukatın yalan söylediğine inanmaz, dolandırıcı olabileceği aklına gelmez, ahlaki yoksunluğunu da hesaba katmaz…

Çünkü o paralı avukat, kamunun alacağını tahsil ediyordur…

Vatandaş ise yolunacak inektir.

Öyleyse yolacaksın…

Evine gideceksin, icra uygulamaya kalkacaksın…

Ne yazık ki, icra memuruna başka bir seçenek bırakan yasa maddesi bulunmamaktadır.

Ve sonra da bu ülkede adalet var diyeceksiniz.

Hay sizin adaletinizin…

Twitimden seçmeler

Dünyada “adaletsizliğiyle” nam salan “vergi”nin haftasını kutlayan nadir milletlerden birisiyiz. Bir tek zil takıp oynamadığımız kalıyor, haydi kutlayalım J

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi