Tepkilerimiz Ve İnançlarımız

 

Hazreti Ali’nin bir savaş esnasında düşmanını yere yıkıp öldürmek üzereyken, onun yüzüne tükürmesiyle öldürmekten vazgeçtiği ve sebebi sorulduğunda da, “Sen yüzüme tükürünce kinlendim, sana kızdım; eğer o an öldürseydim sana kızgınlığımdan bunu yapmış olacaktım. Yani seni Allah rızası için değil de kendi nefsim için öldürmüş olacaktım. Bu yüzden seni serbest bıraktım.” diye cevap verdiği,  bunu duyan adamın da bu büyük asalet ve incelik karşısında iman ederek Müslüman olduğu nakledilir.

***

Yeryüzünde yaşayan herkesin Müslüman olması veya herkesin Müslümanların değerlerine aynı saygıyı göstermesi beklenemez. Bu nedenledir ki, tarihin birçok döneminde Allah’a, peygambere veya kutsal olan başka değerlerimize hakaret edenler oldu, kimi cezalandırıldı, kimi umursanmadı, kimi hatasını anladı, kimi ise ağır hakaretlere uğradı.

İnsanlar, inandıkları değere saldırıldığında doğal bir tepki gösterirler ama bu tepki, “inançlarıyla birebir orantılı” olmak zorundadır.

Diyelim birisi size “ahlaksız” dedi. O kişiye ahlaksız olduğunuzu mu, olmadığınızı mı kanıtlamaya çalışırsınız?

Elbette ki ahlaksız olmadığınızı, güzel ahlakınızla, kibarlığınızla, nezaketinizle göstermeniz gerekir.

Diyelim birisi peygambere hakaret eden bir film yaptı. Filmde Müslümanları cani gösterdi, zalim gösterdi.Ne dininiz ne de peygamberiniz öyle değil ve öyle olmadığını adınız gibi biliyorsunuz.

Peki buna nasıl cevap verilir, canilik yaparak, yani onu onaylayarak mı, İslam’ın ve onun yüce Peygamberinin nasıl birisi olduğunu göstererek mi, anlatarak mı, karşı atakla film yaparak mı?

***

Bu soruma nasıl cevap verdiğinizi bilmiyorum ama o filme nasıl cevap verildiğini ne yazık ki çok iyi biliyorum.

Hiçbir suçu olmayan büyükelçinin öldürülmesi, ortalığın savaş alanına döndürülmesi, her yerin yakıp yıkılması…

Bütün bunların İslam’la ilgisi olduğunu söyleyecek bir tek kişi çıkabilir mi?

Peki daha sonrasında Taraf Gazetesi Yazarı ve aynı zamanda Ermeni olan Seven Nişanyan’ın “dinsizlerin İslami değerlere nasıl bakacağı” üzerine “Nefret suçları” konusunda yaptığı fikir jimnastiği de denilecek ve eleştirilecek çok yönü olan yazısına nasıl tepki gösterildi?

Twitter’de, Seven Nişanyan’a yapılan hakaretleri okuyunca yüzüm kızardı.

48 yaşındayım ve hayatımda duymadığım küfürleri oradan okumak zorunda kaldım.

O hakaret ve küfürleri buraya biplesem de, noktalasam da, gizleyerek anlatmaya çalışsam da, ne terbiyem buna müsaade eder, ne inancım, ne de ahlakım.

Çünkü çok iyi biliyorum ki, Müslümanlar küfretmez…

Hakaret ve küfredenlerin yazıyı okumadıklarına da eminim.

Tıpkı filmi seyretmediğimiz gibi.

İlla okunsun veya film izlensin demiyorum ama neyi ve neden eleştirdiğinizi bilmeden ve yaptığınız eleştiri karşıyı doğrulayacak derecedeyse; sorgulanması gereken filmi yapan, yazıyı yazan mı, siz ve inancınız mı?

***

Elbette o tepkileri gösterenlerin hiçbir suçu yok.

Onlar aldığı İslami eğitim o kadar.

Sadece namaz kılmak ve oruç tutmakla Müslüman olunacağını sananların, ahlaki yönü bir kenara attıklarında ortaya böyle bir tablo çıkıyor.

İşte o zaman Müslüman birisi yönetici olduğunda rüşvet alabiliyor, eline geçtiğinde zina yapabiliyor, paranın üzerine oturduğunda yetim malını çalabiliyor, eksik tartıp, yanlış ölçüyor. Doğruları gizleyip, yalana sarılabiliyor.

Daha çok kazanmak için her şeyi mubah görüp, sonra da Allah’ın huzuruna çıkarak namaz kılıyor ama yüzü kızarmıyor.

Ortalığı savaş alanına döndürenler, her tarafı yakıp yıkanlar ve insan öldüren veya twitter’de küfürleri havada uçuşturanların önce Allah’tan, sonra tüm Müslümanlardan özür dilemesi gerekir.

-Bizim dinimiz böyle değil, yaptığımız aşağılıkça harekettir, demedikleri müddetçe bu tür hakaret dolu filmler veya karikatürler veya yazılar yazılmaya devam edecektir.

Çünkü “İslam’ı tanımayan” sizin tavırlarınızla tanımaya başlayacak ve o tanıdığını sandığının ise İslam’la ilgisi olmayacaktır.

Belki de İslam’ı bilmeden Müslüman olanlar çok.

Belki Müslüman olmayanların tepkisini üzerine yakıştıranlar var.

Ya da tepkilerimizle inançlarımızın oluşturduğu tezadın açmazıyla karşı karşıyayız.

Ya bizler Müslümanlığı bilmiyoruz ya Müslümanlık bizden bihaber!

Her ne olursa olsun şunu iyi bilmek gerekiyor ki, bütün bunların İslam’la ve Müslümanlıkla en ufak bir ilgisi ve alakası yoktur.

Hem Sezai Karakoç ne demişti; “Müslüman! İslâm’ı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.

Twitimden seçmeler

Çıldırmamak elde değil Muharrem İnce “Camilerde neden Atatürk'e dua edilmiyor” diye sormuş. Yahu gel kime dua edersen et, tutan mı var?

www.twitter.com/naifkarabatak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi