YAŞAM-DOĞA-VİCDAN-YAZI

Yazarlık, insana birtakım imkânların yanında ciddi sorumlulukları da beraberinde yüklüyor.

Yazılarımı inşa eden hususlar, temel insani değerler ve evrensel insan haklarıdır.

Yazılarımda Hürriyet, Hukuk ve Hoşgörü kavramlarını önceliyorum.

İnançtan ziyade düşünceyi, toplumdan ziyade bireyi, teklikten ziyade çokluğu, benzerliklerden ziyade farklılıkları, kısıtlamalardan ziyade özgürlüğü, kişilerden ziyade olayları/fikirleri önemsiyorum.

Hukukun egemenliğini, anayasal demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını, serbest piyasa ekonomisini, güçlü hak ve özgürlükleri savunuyorum.

Hesap verilebilirlik ve şeffaflığın olmadığı, liyakatin ötelendiği devlet ve toplumların ahlaki çöküşe mahkûm olacaklarına iman ediyorum.

Öz eleştiriden uzak, sorunu hep başka mecralarda arayan zihniyetin sağlıklı düşünme yetisini kaybettiğini düşünüyorum.

Genelin kabullerine, genele rağmen, genele karşı “bireysel” bir duruş sergileyebilme erdemine sahip bireylere özel bir saygı besliyorum.

Bulunduğu konumu kaybetmemek yahut bir üst konuma yükselebilmek için haksızlıklar karşısında pragmatist bir sessizliğe bürünme tutumu gösteren zavallıları acınası, aciz varlıklar olarak görüyorum.

Şer ittifakı, iç ve dış mihraklar, büyük oyun, kumpas, üst akıl, büyük resim, işbirlikçi,  vb. kavramları kullanmaktan kaçınıyor, bu kavramlarla yapılan analizleri dikkate almamaya gayret ediyorum.

Doğrularımın yanlışlanabilir, yanlışlarımın doğrulabilir olma hakikatini gözden kaçırmıyorum.

İnsan zihnini “ipotekleyen” parti, dernek, cemaat, tarikat vb. bütün oluşumları ülkenin geleceğine pranga olarak görüyorum.

Farklı, dinlerden, kültürlerden, ırklardan benim gibi düşünmeyen/inanmayan/yaşamayan milyarlarca insan olduğu hakikatini unutmamaya gayret ediyorum.

Evrenin salt insanlardan oluşmadığı, canlı cansız tüm varlıklara saygı gösterilmesi yaşam alanlarına/haklarına saygı duyulması gerektiği bilinciyle yaşıyorum.

En temel insani değerin “vicdan” olduğunu düşünüyorum.

“Vicdan” kavramını, evrendeki adaleti sağlayacak en önemli insani değer olarak yorumluyorum.

Doğayı, yaşamı, canlıları gözlemlemekten büyük keyif alıyorum.

Hareketleri, tavırları, tutumları, duyguları, bakışları, söylemleri, yanlışları, doğruları, yapılanları, yapılmayanları, konuşulanları, konuşulmayanları...

Karıncaların koşturmacası, arıların vızıltısı, kelebeklerin uçuşu, evrenin sonsuzluğu, gecenin karanlığı, dağların heybeti, gökyüzünün maviliği, bitkilerin kokusu, yıldızların ışıltısı, yaprakların dökülmesi, kitapların kapakları, romanların ilk ve son satırları, kedilerin sırnaşması, kentlerin dokusu...

Zaman, geçmiş, gelecek, an, kader, şans, emek, mücadele, gece, gündüz, insan, hayvan, bitki...

Sevinç, hüzün, özlem, nefret, öfke, huzur, utanç, gurur, haz...

Ölüm-yaşam…

Yaşama tanıklık etmek; bu hazza vakıf olanlar için büyük şans ve bu hazzı, bazılarını yayınlayıp bazılarını yayınlamadan gün be gün sessizce satırlara aktarıyorum.

Yaşama tanıklık etme serüvenimizle vedalaşırken yazılarımız şahit olsun diye…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet GÜLER Arşivi