Can Borcu

Sonbaharın başıydı, ağaçlar yaprakarını erken dökmeye başlamıştı.Kavak ağaçlarının yapraklarını üst dallardan dökmeye  başlaması, yaşlıların deyişiyle bu kışın  sertgeçeceğine işaretti.Handan Hanım, balkonda çamaşırları  iplere asarken  bahçedeki ağaçlara baktı.Hepsinde de sarı renk çoğunluktaydı fakat  iğne yapraklı iki çam ağacı inadına  yemyeşil duruyordu.Çamaşırları ipe astıktan sonra mutfağa girdi. Lahana sarmasının kokusu  etrafa yayılmıştı.Tarhana çorbası ,ocağın diğer gözünde yavaş yavaş kaynıyordu.İçindeki dilimlenmiş şeker pancarlarını birbir tabağa aldı.

Pancarlarpişmişti.Tahtakaşıkklahöpleyerek çorbanın tadına baktı,şeker pancarının  tadı çorbaya sinmişti.Çorbayıkevkirlesüzdü,tekrar tencereye koydu,çorba tekrar kaynamaya başladı.Tetereyağında kavrulmuşve dövülmüş çiğ sarımsağı çorbaya ilave edince’’Casss…’’ diye bir ses çıkardı.Mutfaktan evin her yanına lahana ve sarımsak kokusu yayılıyordu.Hemen mutfağın kapısını kapattı.HasanBey,lahana sarmasını ve tarhana çorbasını çok sevdiği için, ona sürpriz yapmak istiyordu.

Handan Hanım, mutfaktaki saate baktı ,ikindiyi çoktan geçmişti.Kocasının geç kaldığını düşünerek merak etmeye başladı.Hasan Bey , kendisinden dört yıl sonra emekli oluyordu .On beş temmuz itibariyle  emekli olmuş  ama emekli ikramiyesi işlemlerin uzun sürmesi nedeniyle alamamıştı. Emekli ikramiyesinin geldiğini, bankadan  öğrendiklerindeeylülün yirmisiydi.  Ödenecek borçların  listesini,akşamdan birliktehazırladılar.HasanBey,bankadan parayı çekecek, bütün borçları listeye göre tek tek ödeyecek ve borçsuz olarak eve gelecekti ama kocası gecikmişti,acaba parayı alamadı mı,yoksa bir aksilik mi çıktı? Başına bir şey  mi geldi?diye merak etmeye başladı.

Handan Hanım, eski günlere dalıpgitti.Evliliklerinin ilk yıllarını ,çektikleri ekonomik sıkıntıları düşündü.Uzun yıllar kirada oturmuşlardı.İkisi de tutmluydu, ikisinin de gereksiz harcamaları,kötü alışkanlıkları yoktu.Mutlulklarını da  üzüntülerinide birlikte paylaşmışlardı.Çocukları huzurlu bir aile ortamında büyümüşlerdi.Birikimlerini,düğünde takılan altınları, hepsini bir araya getirerek binbir zorlukla  ev satınaldılar.Kira derdinden kurtuldukları için mutluluklarına diyecek yoktu.Birkaç yıl sonra da orta direğe hitap eden bir araba aldılar,artık daha mutlu ve huzurluydular.

Zaman  su gibi akıp geçmişti.Çocuklar büyümüş ,biri lisede okurken ikisi de üniversiteli olmuştu.İster istemez evin ve özellikle de çocukların masrafları artmıştı.Piyasaya epeyce borçlandılar.Piyasa çok pahalıydı.Her gelen hükmet enflasyonu düşüreceğini,memuru,işçiyi emekliyi  enflasyona ezdirmeyeceğini vaad ediyor ama hiçbiri pahalılığı önleyemiyordu.Çalışan kesimlerin satın alma gücü düşüyor ’’Ortadirek’’ günden güne yok oluyordu.Türk lirası çok sıfırlı olmuştu.Bir ekmek, bir  milyona alınıyor,maaşlar milyarla ifade ediliyordu.  Paramızın değeri  yabancı paralar karşısında çookdüşmüştü.HandanHanım,hem piyasaya borcunu ödemek hem de üniversitede okuyan  çocuklarının masraflarını karşılamak  için, ertesi yıl  genç yaşta  çok sevdiği öğretmenlik  mesleğinden emekli olmak zorunda kalmıştı.Bu şekilde bir çıkış yolu bulmuşlardı.Handan Hanım artık ev hanımıydı,Hasan Bey, öğretmenliğe devem ediyordu.

Vakitgeçmiş,akşam olmuştu ama Hasan Bey eve gelmemişti.Ceptelofonuyla defalarca aramasına rağmen eşineulaşamamıştı,evdeyapayalnızdı.Tanıdık birkaç kişiyi aradı ama onlar da  Hasan Bey’i görmemişlerdi.Heyecanla kocasını beklemeye başladı.Evin balkonuna çıktı, sağa sola baktı ama gelen giden yoktu.Kocası gecikince canı sıkıldı, endişelenmeye başladı.Aklına türlü türlü olumsuzluklar geliyordu.

Mutfağa girdi yemek tabaklarını çıkardı.Tarhana çorbası soğumuştu.Isınması için ocağın altını hafif yaktı.Gözü duvardaki saate takıldı.İçidaraldı,kocasını merak etmeye başladı.Kulağı bahçe kapısının açılma sesindeydi.Birden ,demir bahçe kapısının açıldığınıduydu.Heyecanla kapıya koştu.Hasan Bey’i görünce  kaygıları yok olmuş, rahatlamıştı…Hasan Bey,otmobilin rahat girmesi için demir kapının iki kanadını tamamen açtı,arabayı kapalı garaja park etti. Bahçe  kapısını kapatırken eşi onu tebessümle izliyordu.

 

Handan Hanım, kocasına hep Hasan Bey ; Hasan Bey de eşine Handan Hanım diye hitap ederdi.Çevrelerindeki kişiler bu hitapları çok resmi bulurlardı ancak aralarında çok derin bir sevgi ve saygı anlamı vardı, dışarıdan bakanlar bunu  anlayamazdı:

--Hasan Bey , çok geç kaldın!..Meraktan öldüm  öldüm dirildim!..Telefonla da sana ulaşamadım.Sen de beni aramadın,niye bana haber vermedin?Niye  böyleyaptın?Başına bir şey mi geldi?Bankadan parayı alabildin mi,bütünborçlarmızı ödedin mi?Veremediğin borcumuz kaldı mı?diye soruları peş peşe sıraladı.

Hasan Bey de  eşineğülümseyerek baktı:

--Çok haklısınHanım…Günüm öyle bir koşuşturmayla,öyle telaşlı  geçti ki seni aramak aklıma gelmedi.Sonra bir de baktım ki telefonumun şarjı bitmiş.Bundan dolayı seni arayamadım…Kusura bakma…Çoookacıktım.Önce  yemeğimizi yiyelim, yemekten sonra bunları konuşalım ,olur mu? Yemek olarak ne yaptın?

Handan Hanım ,tarhana çorbası ve lahana sarması yaptığını söyleyince Hasan Bey’in mutluluğu gözlerinden okunuyordu.Lahanamevsimiydi,Handan Hanım da lahana sarmasını  oldum olası çok güzel yapardı. Tarhana çorbasını  birlikteiştahla  içtiler, tandır ekmeği ile tereyağlılahana sarmasını yediler.

Handan Hanım, borç listesinin tamamının ödenip ödenmediğini ,çok merak ediyor;öğrenmekistiyordu.Hasan Bey durumun farkındaydı,eşini daha fazla merakta bırkmamak için konuşmaya başladı:

--Ziraat   bankasından borç listesini karşılayacak kadar para çektim.Önce ziraat bankasına olan visa kartlarımızın borçlarınıödedim.Daha sonra  da borç listesindeki alacaklıları tek  tek   dolaşrak,kuymcuya,halıcıya,manifaturacıya, kırtasiceye,kasaba,güneşısıya,ayakkabıcıya,saatçiye,camcıya,boyacıya… Borçların tamamını kapattım,ödedim. Ancaaakbir yer var ki oraya  borcumu  ödeyemedim!..

Handan Hanım,kocasına dikkatlice baktı ve sitem etti:

--Hani akşamkonuşmuştuk,hiç kimseye borçlu kalmayacaktık!..Hiçbiryere  borcumuz kalmayacaktı!..Yıllarca taksit ödemekten bıktık,usandık;bir gece olsun huzur içinde  borçsuz uyuyacaktık!..Neden o bir yere borcumuzu ödemedin? Alacaklıyı  mı bulamadın?Kime borçluyuz?Borcumuz  az mı, çok mu?Lütfen,yarın o borcumuzu da öde!..

Hasan Bey, hanımını daha fazla merakta bırakmak istemiyordu.Gülerek ona baktı,eşi de  ne söyleyecek diye  dikkatlice onun ağzına bakıyordu:

Hasan Bey, tane tane konuşmaya başladı: Handan Hanım!..HandanHanım!..Allah’a  bir ‘’CAN BORCUM ‘’ kaldı… Onun için ödeyemedim… O borcu ödemek benim elimde değil ;O, ne zaman isterse alır!..

Handan Hanım,böyle bir cevap beklemiyordu.Donakaldı , canı sıkıldı,eşi böyle ağırşakalar yapmazdı;hemenkendini topladı ve eşine  dedi ki:

--Allah gecindenversin,ağzından yel alsın Hasan Bey!..İkimiz de sağlıklı olarak emekli olduk…Allah’a binlerce şükürler olsun!…O nasılsöz,nasıl konuşma!.

Allah dilerse, inşaallah,Allah nasip eder ve sıhhat ,afiyet verirse;öncelikle bana,birlikte Hacc’a gitme sözün var unutma!.BirlikteHacc’a gidelim….Çocuklarımızın mürüvvetini  beraber görelim…Torunlarımızı sevelim..Sonrası Allah Kerim!..Allah, elden ayaktan düşürmesin!..Son nefesimize kadar aklımızı ve sağlığımızı elimizden almasın!..

Bu güzel ve anlamlı  duaya,  Hasan Beygülümseyerek’’Amin!.Amin!..Amin!..İnşaallah!..’’dedi.

 Birkaç ay sonra , yüksek enflasyon ,döviz fiyatlarındaki artış,paramızın sürekli değer kaybı, akaryakıt zamları, piyasa zamlarıneticesinde  zaten düşük emekli maaşları  yetersiz kalınca , geçim sıkıntısı çekmeye başladılar. Taksitli alışverişlerbaşladı.Yeniden aylık borç  listeleri yapmaya başladılar…  Anlaşıldı ki:

’’ÖMÜR  BİTMEDEN,  BORÇ  BİTMEZ!..’’

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Harun Çitil Arşivi