Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Abdulbaki GÜNIŞIĞI

Yer İsimleri Kürtçe mi?

 

Zaman gazetesinin devamlı yazarlarından sayın  ali  Bulaç  ve aydın lakaplı, karanlık kişiler son zamanlarda Kürt sorununa ( bize göre bu mesele kürt meselesi değil. Kurt’ un keçiye, suyu bulandırıyorsun bahanesi ile sataşması meselesidir. Biz kuzu veya keçi olmaya devam ettikçe kurtlar suyun bulandığına bahane olarak,ermeni, olmaz ise Süryani, olmaz ise rum, olmaz ise Kürt veya laz v.s herhangi bir isimle bahane ararlar.) çareler ismi altında güya iyi niyetli çözümler teklif etmektedirler. Tespit ve teşhislerinin tamamına yakını Osmanlının hasta adam ilan edildiği günden bu yana oryantalist zihniyetin dayatmağa çalıştığı teşhis ve güya tedavi usulları ile aynıdır. Ali Bulaç ve kendi gibi düşünenlere göre (aslında bu hususta hiç düşündüklerini zan etmiyorum.) doğu ve güneydoğu halkı Türk asıllı değildir.  Buraların halkı ve  asıl yerlisi ve otantik sahipleri bu gün Kürt çe konuşan  geçmişin arkaik halk'ları olan Hurri'leri , Med'leri, mittani leri v.s ler iken, bu gün Türkçe konuşanlarda Osmanlı devletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin asimile ettiği Kürt lerdir. (Osmanlı nedense Kürtleri asimile ederken ki kabiliyetini Osmanlı devletini de kuran kendi boyu karakeçili aşiretinin Kürtleşmesini ve milyonlarca Türk ün Araplaşmasını önleyerek gösterememiştir.) .Zinhar bu bölgelerimizde hiç Türk yoktur. Burada yaşadığı iddia edilen kürtlerin( Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi Araplar tarafından İslama kazandırılan Türk boyları  kafileler halinde uçaklara bindirilip paraşütler ile batı ve güney batı Anadolu ya indirildiklerinden memleketimizin doğu ve güneydoğusunda hiç bulunmamaları gayet normaldır.) , bu yaraya merhem olmak üzere kültürel ve maddi varlıklarının, moral değerlerinin tanınması, dillerinde eğitim hakkı tanınması ve yer isimlerinin iadesi temin edilmelidir. Bunlar yapılırsa bu PKK gibi taşeron örgütler neşv-ü nema bulamazlar demektedirler.

  Oysa dünyanın birçok yerinde ülkelerinden ayrılmak, ülkelerini bölmek için kan döken terörist örgütlerin mensubu olduğu halkların kendi dillerinde eğitimleri, özerk yönetimleri, kendi yer isimleri, parlamentoları v.s her şeyleri var ama bu örgütler teröre baş vurmağa devam ediyorlar. Bask’lar (ağırlıklı olarak İspanya da ve  Fransa da), IRA (İrlanda Kurtuluş Örgütü, ingilterede ve irlandada) gibi...

Demek ki asıl dava vatanı bölmek olunca yukarıda saydığım güya haklar ki tamamına yakını zaten var. Eğitimi de ayrı dilde yapsalar, o her yerde karşımıza çıkan Türkiye den daha büyük( Kürdistan) haritalarını neden çizerler ve nerelerine saklayacaklardır..

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu güne geçen 90 yıl zarfında adam gibi Türk ve Müslüman kimliğine yakışan eğitim ve öğretim yapılsa idi, milletin öz değerlerini küçümseyen ve yok olmasına çalışan politikalar uygulanmasa idi, şimdi bu gibi meselelerimiz olmazdı . Omuzu kalabalık paşa ve general ünvanlı, ama asla Bay (tuğbay, tümbay, korbay, Orbay) olamayan asker emeklileri ki, hangi milletin askeridir anlamadım. Mensubu olduğunu iddia ettikleri aziz Türk milletine tepeden bakan, Türk milletinin hiçbir değerine sahip olmayan ve sahip olmak gibi bir niyeti de olmayan, Avrupalılar gibi yaşayıp onlar gibi düşünen, Atatürk ün itibar ettiği Türke mahsus değerlerin hiç birine itibar etmeyen, dağda gezerken Kart kurt diye ses çıkarmışta bu sesten dolayı doğudaki insanlara Kürt denirmişte, karadenizdekiler deniz kürdü imişte gibi safsatalara inandıklarını söyleyerek kendi sığ bilgilerinin, özür dilerken  özürlerinin kabahatlarından büyük olduğunun farkında olmadıklarını ve milletimizi temsil edecek görgü, kabiliyet ve milli değerlerden ne kadar uzak olduklarını beyan ederek son günlerinde bile bu millete kötülük yaptıklarının farkında değillerdir.Bu gün hükümet ettiklerini zan edenlerde bu asker ve sivil ğafillerin yolunda devam etmektedirler. Veyl başımıza. 

Mevzuu dağıtmayalım, Ali Bulaç’ın ısrarla her yazısında ve benzeri fikirdeki bütün yazarların yazılarında terörün sebeplerinden biri olarak ve aynı zamanda Kürtlerin kaybettiği haklarından biri olarak sunduğu yer isimleri meselesine gelelim. Eskiden bilinen ve yöre halkının yeni isimleri kullanmayarak ağırlıklı olarak eski isimleri kullandığını gördüğümüz bu isimler hakikaten Kürtçemi ? Bu soruya vereceğim cevaba bir soru ile başlayayım. Kürtçe  müstakil bir dil midir? böyle bir müstakil dil var mıdır- yok mudur?Bu soruların cevapları yer isimleri meselesinde kısmen verilecek ve buna da cevap olacaktır. Sayın Ali Bulaç eski isimler Kürtçe idi ve bunların derhal iadesi gerekir diyor. Ben ve benim gibi bu işe emek verenler de bu isimlerin çoğunun burayı feth eden arap fatihler ve Türk ceddimiz tarafından verildiğini  ve bir kısmının da Romalılardan geldiği gibi kullanıldığını biliyoruz..  O bakımdan bu isimler  tekrar iade edilsin fakat, sadece bu bölgede değil Türkiye’nin tamamında iade edilsin diyoruz.  Sayın Ali Bulaç’ın dediği gibi Doğu ve Güney Doğudakiler Kürtçe olsa ve sırf  Kürtler asimile olsunlar maksadı ile bunları birileri (o birilerini çok merak ediyorum. Bu aziz millet bu soytarılara “bu soytarılar hangi makamda olursa olsunlar” ne zaman bu yetkiyi ve vazifeyi vermiş merak ediyorum.) değiştirmiş ise, bunların yerine de Türkçesini koymak gayesi ile yapıldı ise, Batı da ve yurdun diğer bölgelerindeki pırıl pırıl Türkçe yer isimleri Rumca veya Antik Roma dan kalma isimlerle neden değiştirilmiştir. Türk milliyetçiliği ve Türkleştirme gayesi ile isimler değiştirildi ise Türkiye mizin her yerinde Türkçe olduğu halde değiştirilen binlerce ismin değiştirilme gayesi nedir.  Taa 1930’lar dan başlayarak daha Atatürk’ün sağlığında Yozgat ilimiz Türk’ün en şerefli isimlerinden Oğuz Han’ın oğlu Bozok’un ismini taşırken hangi ğafil bu ismi hangi maksatla değiştirmiştir. Bozok ismi Kürtçe idi de Yozgat olarak Türkçeleştirildi mi ? Aklıma gelenlerin bir kısmını sayayım. İzmir (Yunanca Simirna) önceden güzelce şehir ismini taşırdı. Büyük Türk milliyetçisi isim değiştiriciler eski ismi Kürtçedir diye değiştirip Yunanca İzmir ismini vererek Türkçeleştirmişlermidir?. Samsun (Samson ve Dalila)’un ismi Canik idi. Canik Kürtçe olduğundan Türkçeleştirilip Samsun yapılmıştır. Bursa ilimiz (Yunanca Brussa) bizim canımız, Atamız Murat Han’ın (Hüdavendigar) ismini taşırken neden bin sene öncesinin adına dönüldü. Yoksa Hüdavendigar ismi de Kürtçe mi idi. Ayıntap (Antep) isminin ısrarla yanlış şeklini bu millete neden benimsettiler. Acaba Ayıntap Kürtçe idi de Antep yaparak Türkçeleştirilmiş mi oldu. Karahisar şehrimizin adı neden Afyon oldu, İçil ilimiz neden Mersin oldu, Teke ilimiz neden Antalya oldu, Hatay ilimiz neden Antakya oldu, geriye dönüp baktığımızda yurdumun binlerce yer isminin değiştirildiğini görürüz. Türk milletinin Türkistan dan getirdiği anamızın ak sütü gibi tertemiz Türkçe yer isimlerini, göçtüğü Türkistan da ki eski yer isimlerinden olup, yeni yurduna verdiği isimleri, birileri harıl harıl durmaksızın Yunanca ve Antik Roma dönemi isimleri ile değiştiriyor. Roma ve Yunan ismi bulamazsa isim uydurmaya başlıyor. Bu hainliği yaparken de Doğu ve Güney Doğu da ki isimleri  Türkçeleştirdiğini iddia ederek güya yerine Türkçe isim ayakları altında uyduruk isimler veriyor. Misalen bir Karakeçili, bir Avşar aşiretinin meskun olduğu herhangi bir köyün adını değiştirirken Kayı köyü veya Avşar köyü demiyor. Orta Tepe köyü, Yan Tepe köyü, Ağaçlı Tepe köyü, Yanal Tepe köyü (ne demekse), Kuş Tepe v.s gibi isimler koyuyor. Dertleri Türkçeleştirmek  olanlar bir ismi değiştirmeden önce o ismin manasını, nereden geldiğini, zamanla aslından ne şekilde değiştiğini, kimlerin ne zaman bu ismi koyduğunu,  bu isimlerin Türk’e ait başka coğrafyalarda da olup olmadığını araştırır. Hakikaten değişmesi gereken bir yer ismi varsa orada yaşayanlara bu durum anlatılır ve yeni isim orada yaşayanlarla beraber tespit edilir. Fakat hayır, Türkistan da, Batı Türkistan da, Kafkaslar da,  Balkanlar da,  Doğu Avrupa da ve Anadolu’nun her tarafında olan ortak isimlerin birebir aynısının doğu ve güneydoğuda olanları dahi uyduruk isimler ile değiştirilerek elin adamına (yurt düşmanlarına, millet düşmanlarına) konuşması ve bizi bölmesi için malzeme temin ediliyor.

Doğu ve Güney Doğu da ki eski yerleşim yerlerinin adlarının bir kısmı Türkmenlerin verdiği eski yurtlarının isimleri ve kendi aşiretlerinin veya aşiret önde gelenlerinin isimleridir. Bir kısım isim Arapların fethi ile Arapların, bir kısmı da resmi dili (nedense) Farsça olan Selçukluların verdiği Farsça veya Türkçe isimlerdir. Manası bilinmeyen Roma dan veya yerli Hristiyan unsurlar dan kalan bazı isimlerde zamanla Türkçenin etkisi ile söyleme şekli ve mana değişikliğine uğramış ve nereden geldiği belli olmaz isimler gibi olmuşlardır. Sayın Ali Bulaç bu isimlerden Kürtçe olanları bir yazsa da öğrensek. Diyarbekir eskiden belli kullanılan Bekir’in memleketi, Bekir’in yurdu anlamında Arapça bir isimdir. Müslüman Arap fatihlerinin koyduğu bir isimdir. Yüzlerce yıl kullanılan Amed ismide Romalılar dan Müslümanlara intikal eden bir isimdir.Amed veya amid ismi Kürtçe ise ya Farsça, ya Arapça veya Türkçe bir mana taşımalıdır. Elin Romalılarının verdiği ismi isteyen hainler kendilerini ve niyetlerini Kürt ismi altına saklıyorlar. Her ikisi de ne Türkçe ne de Kürtçedir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaptığı yanlış Ayıntap’ı Antep, Diyar-ı bekr’i Diyarbakır, el aziz’i Elazığ yapmaktır. Mesela Urfa ya Antep ten giderken içinden geçilen 11 Nisan köyü var. Bu köyün eski ismi birkaç sene önce değiştirilen Ali Gör (Ali Gor) idi. Bu köyde babamın çocukluğunun bir kısmı geçmiş. Babamın halası tarafından akrabaları varmış şimdi bu Ali Gör veya Ali Gor ismi Kürtçe olduğu için mi değiştirildi. Bu değişikliği yapan kurum ve kuruluşlar. 80 yıl bekleyip hiçbir gerekçe olmadan bu isimleri elin hainlerine koz olsun diye mi değiştiriyorlar. Bu değişikliği yapan ğafil (en azından) veya hainler elime geçse de sorsam. Hiçbir araştırma yapmadan neden pat diye değiştirdiler. Ama halk hala Ali Gör demeye devam ediyor. Bu ismin manasını biraz açalım isterseniz; Ali Arapçadır. Manası ise yüksek, ulu, büyük, değerli v.s demektir. Gor (Gör) Farsça olarak kabul edersek mezar demektir. Bakın Farsçadır demiyorum, sadece  Farsça olarak kabul edersek mezar demektir. Manası ne olur o zaman Yüksek veya ulu mezar, tıpkı Afganistan da ki mezar-ı şerif şehri gibi ama Ali kelimesinin Arapça olması Gor kelimesinin Farsça olması bu köy ismini Kürtçe yapar mı ? Arapça ve Farsçanın birleşimi Kürtçe oluyorsa bu dil Türkçe de olabilir. Suvar ismi Su şehri demektir. Var kelimesi Macarca da şehir demektir. O zaman Suvar kelimesi Macarca mıdır? Su şehri yazılınca kelime Arapça olur mu ? Su Kent yazılınca da Farsça olur mu ? Yüz yıllarca, İslam öncesi ve sonrasında hem Farslarla hem Araplarla yan yana yaşamış Türk milletinin dilinde her iki milletin kelimelerinin bulunması, deyimlerinin kullanılması tabiidir. Öz Türkçeleştirme ayakları altında dilimizi Kuş diline çevirenler bugün bu yer isimlerini anlamayınca elin hainlerine bu isimler Kürtçedir demek hakkını vermiş oluyorlar. Gor isminin Türkçe olduğunun ve Türkçe den Farsçaya geçen kelimelerden olduğunu söylersek durum daha da karışık bir hal alır. Gor=Kör=Kor=Gör v.s bu kelimelerin hepsi lehçe farklılığı ile aynı manalardır. Ankara ve tarafları ahalisi Kör veya Gör kelimesini Gor olarak ,Gördüm kelimesini de Gordüm olarak telaffuz ederler. Bu kelime nasıl oluyorda Farsça da mezar anlamına geliyor birde buna bakalım. Kör kelimesi sonu olmayan, sonu görünmeyen, sonu bilinmeyen, çıkışı olmayan, öbür dünya gibi anlamları da ifade eder. Kör kelimesi Farsça ağızla Gor şeklinde değişerek Mezar manasında kullanılmıştır. Kelimenin aslı Türkçede Kör demektir. Gor kelimesinin ayrıca Gur kelimesi ile de bağı vardır. Manası Türk demektir. Gur, Gor, Gir, Gar v.s. Uygur, Uygar, Finogur, Tuygar, Tulgar, Hungar, Bulgar, Digor v.s gibi kadim Türklerde boy ve Uruk adı yerine kullanılmıştır. O zamanda bu köyümüzün isminin anlamı Ulu Mezar değil Ulu Türk olur. Ali Bulaç’ın yanıldığı taraf yöredeki eski isimleri isteyenlerin davasının Kürtçe olmadığını bilememesi veya bilmiyor görünmesindedir. Asıl dava Ermenice, Süryanice, Keldanice, Yezidice v.s yer isimlerini eski isim diye yazdırmak ve buralarda ayrı bir devlet, ama göründüğü gibi Kürdistan değil (Büyük Ermenistan ve İsrail) başka devletler kurdurmaktır.

Kars’ın Digor ilçesinin ismi Digur olarak bir Türk boyunun ismidir. Digur, Ligur, İngur v.s ismini hem Türkistan da, hem Türkiye de, hem Kafkasya da, hem de Kuzey İtalya da yer isimleri olarak görebilirsiniz. İtalya da televizyon yayını yapan digurya ve ligurya isimli yayınlar vardır. Bu kelimeler orada da yer isimleridir. O zaman bu isimler İtalyanca mıdır. Yoksa ta oralara kadar giden Digur, ligur, ingur, milan, adıge isimli Türk boylarının isimlerimidir.  Birilerinin bu isimler Kürtçedir, olmazsa, tutturamazsa Ermenicedir. Daha olmazsa şucudur bucudur diyeceğini biliyorum. Bayburt’un Hart isimli ilçesinin adını Aydın tepe koyan hainler aynı ismi taşıyan Hart ovasında Müslüman Kıpçaklarla, Gürcü ordusunu temsilen gelen Hristiyan Kıpçakların kardeş kavgasını bilmezler. Sart, Nart, Hart kelimelerine iyi bakınız. İlk bakışta hiçbir anlam ifade etmez görünen bu kelimeler. Türk yurdunun binlerce kilometresinde yer ve boy ismi olarak yaşamaktadır. (Urfamızda yaşayan kalabalık bir aile olan Hartavi aileside Acara bölgesinden göçen ve göçtüğü yerin yer ismi ve kendi milli isimleri olan ismi taşımakta ve çeşitli soy isimler alsalarda kendilerini Hartlar (hartavi yani hartlı ) olarak tanıtmaktadırlar. Bu insanların bir kısmı Türkçe, bir kısmı Kürtçe ve bir kısmıda Arapça konuşmaktadır. Şimdi bu aile hangi millete mensuptur. Tabiî ki millet isimlerini aile ismi olarak taşımaktadırlar. Onlar bu gün Gürcistanda özerk bir bölge olan acarların diğer bir gürcüce ismi olan hart ismini taşımaktadırlar. Hart  tan geldikleri içinde Ankaralı(ankaravi), Peç li(peçevi) Maraşlı (maraşi) gibi hartlı ( hartavi) ismini taşımaktadırlar. Bu insanlar pırıl pırıl Kıpçak Türk üdürler.)

Bayburt’un Hart ilçesinin ismini ve daha başka birçok yerleşim yerimizin ismini değiştiren hainler en kısa zamanda Kars’ın ilçesi Digor’un ismini de Türkçeleştirirler!!!!
 Batman belediyesinin belediyecilikle ilgili her işi hallettiğini ve sıranın yer isimlerine geldiğini göstermek istediğini zam ediyorum. Şimdi  bu yer isimleride değiştirilip Ermenice yer isimleri tekrar kullanıma açıldımı batmanın her işi tamam oluyor demektir. 

Kimlere hizmet ettiğini gayet iyi bilen bu belediye başkanı ve ekibi aziz ve necip Türk milletinin kendisini ve icraatlarını yakından takip ettiklerini bilsinler. Bir gün batman halkına soracağız bu yer isimlerinin kime hizmet ettiğini. Bizde bu eski isimlerin muhakkak istiyoruz hemde anlamları ve kimler tarafından verildiğinin açıklaması ile. Öyle araştırmadan, soruşturmadan bu isimler Kürtçe dir, yok Arapçadır demek veya anlamadıkları isimleri sanki buralarda yüzlerce yıl Ermeni devleti kurulmuşta bizim haberimiz yokmuş gibi bu isimler Ermenice ve süryanıcedir yutturmacasının hesabını bu aziz millet elbet soracaktır. Her farsça ve Arapça kelimeye veya söyleme şekli değişmiş pırıl pırıl Türkçe kelimelere Kürtçe veya Ermenice damgasını vuran hainler bir gün bu hizmetlerinin bedelini alacaklardır. Bu memleketler aziz milletimizin kanları ve canları bedeli kazanılmıştır. Birkaç isimle sahipleneceklerini zan edenler çok ama çok yanılıyorlar. Onlarca yıl memleketimin her yerindeki eski yerleşim yerlerinin isimlerin değiştirenlerin kimlere ve neye hizmet ettikleri artık gün yüzüne çıkmıştır.. Eski isimler Kürtçe idi yok Arapça idi gibi savunmalar yetmez olmuştur. Hiçbir eğitim almayan sıradan insanların babalarının malı gibi yer isimlerini orada oturanlara sormadan, bilenlere danışmadan ve hiçbir araştırma yapmadan değiştirenlerin acı sonucunu yaşıyoruz.  Memleketimizin bir çok yerindeki Türk isimlerini değiştirip yunanca ve Roma dan kalan isimleri verenleri ne yapacağız.Sadece doğumuzdaki isimler değil yurdumun bütün bölgelerindeki eski isimler iade edilsin ve muhakkak orada oturanlara manaları anlatılsın ve onlara sorulsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdulbaki GÜNIŞIĞI Arşivi