Yıllardan Arta Kalan

Eskittiğimiz her yılda, kaybettiğimiz her zamanda, bir yaş daha büyüdüğümüz her vakitte ve her önemli günde arta kalanları gözden geçiririz, yine öyle yapalım…

Bir muhasebedir belki; kayıplarımızı, kazançlarımızı, gözden kaçırdıklarımızı ve gözden çıkardıklarımızı hesaplamak.

İnsanın kendi kendiyle konuşmasıdır belki, belki yalnızlığına bir derman, belki de kaybettiklerini geri kazanmanın bir çabasıdır.

Geçmişin muhasebesini yapma, geleceğe daha güvenle bakmaya da bir sebeptir.

Hiç kimse duymadan, hiç kimse öğrenmeden, o güne kadar kendine bile söylemediğin hataları, sevapları bir bir ortaya dökmektir belki de muhasebe…

Elimizde ne kaldı, neleri kaybettik.

Kazanç hanemize yazdıklarımız halen elimizde mi?

Arta kalan ne, neyden arttı, neyden eksildi?

Gelenin keyfi için kimin canını yaktık, gidenin kızgınlığıyla kimleri incittik?

Alıp başınızı gitmek istediniz mi?

Başınızı alıp gittiyseniz, beraberinizde neleri götürdünüz?

Dertleri bırakıp, ne kadar uzaklaştınız, uzaklaştıkça artan dertleriniz mi oldu, yakınlaştıkça azan sıkıntılarınız mı?

Dert siz misiniz, sizin sebep olduklarınız mı?

Neyi arttırdınız, neyi eksilttiniz ve geriye baktığınızda arta kalan mı var, mevcuttan eksilen mi?

Muhasebe böyle bir şey…

Matematiklere boğulmadan, sayıların arkasına sığınmadan, alt alta, üst üstte toplamadan, çarpmadan, çıkarmadan, bölmeden yapılan bir şey.

Belki matematiksel işlem kullanarak bir muhasebe yapılıyor ama kâr ve zarar hanesi, bir bilançoyu da andırmıyor.

Doğduğumuzu hatırlamayız, büyümeye başladığımızı da hatırlamayız ama aklımıza ilk gelenden bugüne neler yaşadığımızı en iyi biz biliriz.

En iyi biz biliriz acılarımızı, en iyi biz biliriz sevinçlerimizi, en iyi biz biliriz hayallerimizi, en iyi biz biliriz ümitlerimizi ve bütün bunları elimizden alanları…

Kırılan her ümit, yıkılan her hayal, bizi bugünlere getirendir belki…

Belki de desteklenen her ümit, şevklendirilen her hayaldir bugünkü mutluluğumuzun sebebi…

Ya da ne bileyim, belki de kötüyü görerek, iyiye daha çok sarıldığımızdandır…

2015 yılı biterken, herkeste farklı bir anlamın da kapağı kapanacak ve 2016 yılına yeni, temiz, beyaz ve tertemiz bir sayfa açacak.

Kimi için bu bir başlangıçtır, kimi için bu yolun sonudur.

Gençler için 2016 bir heyecandır belki, bizim yaştakiler için bir adım daha toprağa yaklaşmaktır.

Hepimiz, gideceğimiz o son durak için çabalarız, farkında olmadan.

Her geçen saniye, her geçen dakika, her geçen saat, her geçen gün, her geçen yıl biz durağa doğru adım atarız, koşarız, zıplarız ama asla geri dönemeyiz.

Arada bir özel günler, doğduğumuz gün, nişanlandığımız, evlendiğimiz, çocuklarımızın olduğu, belki de evlendiği zamanlar bir muhasebe şansı yakalarız…

Bir başka deyişle sene-i devriye yaptığımız her zaman, muhasebe şansı yakalarız ve arta kalanlar mı çok, eksilenler mi diye gözden geçiririz.

Bunu olabildiğince sessiz yaparız, olabildiğince bizim bile duymayacağımız şekilde…

Herkesin yüreğinde sakladıkları vardır, bir de herkesin yüreğini bilmeden ve çok kolayca yaptıkları yorumları…

Hiç kimse bulunduğu yere kolay gelmez…

İyi bir durumda da olsa, kötü bir durumda da olsa bu kolay olmamıştır.

Bir mücadele yapılmış; ya kazanılmış ya kaybedilmiştir.

Ama bir mücadele vardır; başarılı ama başarısız…

2015 yılını da aynı duygularla uğurlayacak, 2016’ya dair hayaller kuracak, ümitler besleyeceğiz.

Ama hepimizde biliyoruz ki, yaşadığımız süre boyunca bu tür fırsatlarla çokça karşılaştık ve hepsinde de yeni bir başlangıç için kendi kendimize söz verdik.

Yeni bir sayfa açtık, tertemiz bir gelecek düşledik.

Hatalarımızı, günahlarımızı bir yana bıraktık ve düştük sevaplarımızın peşine…

Ama bir gün sonra unuttuk verdiğimiz sözleri…

Belki yine böyle olacak, belki de her gün beş kez semaya kalkan ellerde edilen dualar gibi içten, yürekten bir kez daha söylenecek…

Ve belki de bu defa arta kalanlara bakıp, gülen yüzümüzün hep gülmesi için aynı aşkla, aynı şevkle insanca bir yaşamın mücadelesine girişeceğiz.

Ve bu dünyada tek olmadığımızı, bütün farklılıklarla bir arada yaşayacağımızı da bileceğiz…

Ama ne olursa olsun, her muhasebenin bir de sonucu vardır ve o sonuç, bizi yarınlara taşıyacak…

Hayat muhasebenizin sonu ne çıkarsa çıksın, unutmayın ki kazancınız, sadece ama sadece sevdikleriniz ve sizi sevenlerinizdir. Kaybınız ise kırdığınız gönüllerdir…

Şimdi muhasebe yapmanın tam zamanı, dün olduğu gibi, önceki gün olduğu gibi ve yarın da olacağı gibi; yıllardan arta kalan nedir diye hesaplamanın tam sırası, kolay gelsin…

Tweetimdsen seçmeler

Önemli olan denizdir, üzerindeki gemi değil.

Eğer öyle olsaydı biz denizi yakardık, gemileri değil!

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi