Büyük iş yapan küçücük adamlar!

 

Bu ülkede her zaman birileri, birilerini dinledi, takip etti, peşi sıra gitti, gölgesi oldu, korkusu oldu, eceli oldu. Ne dinleyen eksildi, ne dinlenen insanlar, ne kurumlar, ne kuruluşlar…

Ergenekon öncesinde ortaya çıkmamış dinleme skandalları vardı, Ergenekon’dan sonra ortaya çıkan dinleme skandalları.

Gün geçmiyor ki, “beni dinlediler” diyen birisi çıkmasın.

Siyasi partiler dinleniyor, kamu kurumlarını dinleyenler çıkıyor, genel başkanların odasında böcek çıkıyor, birilerinin evi gözetleniyor, bürosu inceleniyor.

Teknoloji geliştikçe gözetlemenin de türü çeşitleniyor.

Dinliyorlar da ne oluyor?

Okuduğunu anlamayanların, dinlediğini anlaması mümkün olamaz.

Zaten okuyup bilgi dağarcığını yükseltmek için dinleyen yok, dinleyip, kuracağı tuzağı ayarlamak veya vereceği korkunun dozunu tutturmak için dinliyorlar.

Kulaklarına henüz durmadı ama beni dinleyen varsa peşin peşin “kulağınıza dursun” deyip, “dinledikleriyle” kalmalarını öğütleyebilirim.

***

Dinlemek aslında bir hastalıktır.

Psikolojisi iyi olmayanlar, bir başkasının ne yapığını, neler konuştuğunu, kimlerle yatıp kalktığını çok merak ederler.

Röntgenci diye de tabir edebileceğimiz bu tür hastalıklı insanlar, ne yazık ki, devlet içinde de çokça var.

Onların hastalığı ise sapıklığın farklı türü; “gücü elinde bulundurma” adına bir sapık ruh hali içindeler.

Bu dinlemeyi devlet yapsa, terör örgütleri de yapsa, birileri bir köşeye koysa değişmez.

Dünya var olduğundan bu yana “hasmı”nı dinlemeyi, atacağı adım için olmazsa olmaz kabul edenler hiç eksik olmadı.

Bazen bunlar ortaya döküldü, skandallar patladı, hükümetler devrildi, istifalar görüldü, aileler parçalandı, neler oldu neler…

Dinleme veya gözetlemede amaç neyse hasıl olması için de her şey yapıldı.

Amaç, “gözümüz üzerinde” diye korku salmaksa bunu bir şekilde duyurmak da gerekirdi.

Bunun en iyi yolu da “hizmetindeki” gazetede/televizyonda duyurmaktı.

Ergenekon Terör Örgütü, bu ülkede çok pis işler yaptı, çok insanın kanına girdi, büründüğü farklı kılıklarla insanları öldürdü, toplumu kaosa sürükledi ve yapılacak büyük işler için malzeme çıkaracak taşeronları kumanda etti.

Son dinleme olayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisinden çıktı…

Bir ülkenin başbakanını gözetleyecek cürette bir örgütle karşı karşıyayız.

Bugüne kadar yaptıkları darbeler, hazırladıkları darbe planları, kurdukları terör örgütleriyle ve taşeron olarak kullandığı örgütlerle “büyük bir örgüt” olduğunu ispat eden Ergenekon, halen kanlı canlı bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor.

Ya Silivri’dekiler kukla ya asıl kuklalar işbaşında…

Ama bir ülkede başbakan dinlenebiliyorsa vay bizim halimize…

***

O zaman biz de işi alaya alırız…

Sevdiğim bir fıkra var konuyla alakalı…

KGB karargâhının telefonu çalmış.

-Alo, komşum Salamon bir devlet düşmanıdır.  Odunluğunda kaçak elmas saklıyor.

Ajanlar teşekkür edip telefonu kapatırlar ve ertesi gün KGB ajanları, Salamon’un evini basarak, odunluğa dalarlar. Ajanlar, tüm odunları kırıp, içlerine bakar ama bir tek elmas bile bulamazlar.

Akşamüzeri bu defa Salamon’un telefonu çalar.

-Alo, ben Moşe, KGB geldi mi?

-Geldi.

-Kışlık odunları kırdı mı?

-Kırdı.

-O zaman telefon etme sırası sende. Sebze tarlamın ekim için çapalanması gerek.

***

Elbette bu, baskı ve korkunun hâkim olduğu bir döneme mizahi bir yaklaşım.

Ama biz gerçeğini yaşıyoruz.

80 yılı aşkın bir zamandır ülkeyi baskı ve zulümle yöneteceğini sananlar hiç eksik olmadı.

Bazen bu, açık açık söylendi, bazen gizli örgütler bu işi üstlendi, bazen kendileri bir şey yapamayınca terör örgütü bile kurmaktan çekinmediler.

Kimisi devlet adına yaptı, kimi devleti kendinin sandı.

Kimi ülkenin asıl evladının kendisi olduğunu sandı, kimi ülkeye ihanet için işbaşı yaptı.

Her seferinde de hiçbir suçu olmayan koca bir millet sindirilmeye çalışıldı, başarıldı da…

Bu ülkede başbakanı dinleyecek kadar büyük bir terör örgütü olsanız ne olur olmazsanız ne olur, alt tarafı iğrenç işler yapan küçücük adamlarsınız.

Twitimden seçmeler

Hastanelerin Kamu Hastaneleri şeklinde dönüşmesinden sonra kişisel gözlemim, en az yüzde 80 geriye gidiş var, yazık.

www.twitter.com/naifkarabatak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi