Mesut Bilal Buğday

Mesut Bilal Buğday

Bertiz Çeteleri

Bertizli Hüseyin, Şubat ayında taş duvarlı evin duvarına sırtını vermiş, tarla tapan zamanına hazırlık yapıyordu. Çit sürdüğü kara sabanın kırık yerlerini tamir etmiş ve at koşum takımlarının sökük yerlerini dikiyordu.

 

Hüseyin, Kafası eğik bir biçimde tamir yaparken, önüne bir gölge düştü. Kafasını kaldırdığında yanına gelenin kapı komşusu Ali Duran olduğunu gördü.

Ali Duran şehirden yeni gelmiş ve adeta öfke kusuyordu:

 

“Hüseyin Ağam, Maraş patladı patlayacak! Bugün şehrin muhtelif yerlerinde çatışmalar çıkmış, Çukuroba camiine bomba atılmış, Ermeni milisler ve Fransız askerleri, Maraşlının elinden bıçağını bile toplamış.

 

Hüseyin öfkeli gözle Ali Duran’ı süzdükten sonra sakalını sıvazladı:

“Yetti artık bunların yaptıkları! Ali Duran hazırlan Maraş’a gidiyoruz!”

 

Ali Duran yumruğunu sıkıp, yüksek sesle:

“Tamam, Ağam” dedikten sonra evinin yolunu tuttu.

 

Hüseyin, hızlı adımlarla eve çıkıp, av silahını kapıp merdivenden inerken, anası ile çarpıştı.

Anası Hüseyin’e:

“Hayırdır oğul! Yüzünde kızgınlık, ellerin ise yumruk!”

 

Hüseyin anasının ellerini öperken omzundaki silahın kayışı gevşedi ve silah yere düştü. Hüseyin boyun damarları şişmiş bir şekilde anasına:

“Ana, esaret altında harman olmaz, düğün kurulmaz! Nişanlım Elif’e selamımı ilet, Maraş bizi bekler!

 

Gülsüm Ana, oğluna biraz beklemesini söyledi. Evin mutfağına girip atadan kalma bir sandık içinden oğluna en az on gün yetecek bir yolluk hazırladı. Atın heybesini sucuk, bastık ve samsa ile doldurdu.

“Gidesin oğul! Gidesin! Maraş seni bekler!

 Bundan böyle özgür doğsun bebeler!”

 

Hüseyin atı için biraz saman aldı. Atının kolan ve eyerini kontrol ettikten sonra hızlı bir şekilde atına bindi.

 

Hüseyin’in alnında öfke damarları iyice belirmiş, kırışıklıklar adeta hilal çiziyordu.

 

Artık şehre Maraş’a inme vaktidir.

 

Bertiz yöresinin her tarafında eli silah tutan kişiler, atına atlayıp Maraş’a şehre iniyorlar. Şahin harekâtı başlıyor...

 

Şahin harekâtı nedir?

 

Bertizli Çeteler, yukardan, Ahır dağından, inerken, topların ve silahların kolay kolay hedefine girmiyor.

 

Çeteler, tıpkı bir şahin kuşu gibi hedeflerini biliyorlar. Çünkü yukardan hedeflerini iyi görüyorlar. Bu durum, Bertizli çetelerin şehre kolay girmesini sağlıyor. Bu harekâta şahin harekâtı deniyor.

 

Ahır dağın eteklerinde beklemedikleri bir baskın yiyen Fransız askerleri ve Ermeni milisleri, şehrin belli bölgelerinde ki birliklerinin yanına çekiliyorlar.

 

Çeteler, Maraş’ın Eloğlu (Türkoğlu) bölgesindeki çetelere de yardıma gidiyor ve Bababurnu bölgesinde, dışardan gelen düşman destek gücünü bozguna uğratıyor.

 

Şehirde savaş yoğun bir şekilde devam ederken bazı Maraşlılar, evlerini ateşe veriyorlar. Kendi evlerini yakarak, ellik gevurunun evlerini ve düşmanın karargâh yaptığı kiliseyi yakıyorlar.

 

Hüseyin ve Ali Duran savaş boyunca, Maraş’ın at sürmedikleri mahallesini bırakmıyorlar.

 

22 gün 22 gece süren savaş, düşman askerlerinin, atlarının ayağına keçe bağlayarak kaçması ile son buluyor. Tabi Fransız gevuru kaçarken de yapıyor yapacağını. Şehri yoğun bir top atışına tutuyorlar. Maraşlılar ise bir olup, bombaları ve kurşunları göğsünde söndürüyorlar.

 

Maraşlılar kadın erkek hep beraber savaştılar ve göğsüne takamadığı madalyayı bayrağına taktılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Bilal Buğday Arşivi