Ak Parti ile ilgili kapatma davası Anayasa Mahkemesinde sürüyor. Belki kapanır, belki kapanmaz.

Kimine göre kesin kapanır, kimine göre ise dava reddedilir.

Ak Partinin kapatılması halinde, kaç parçaya bölünecegini kestirmek biraz zor.

Başbakan"ın siyaset dışına itilmesi yani partinin kapatılması ERKEN SEÇIMI kaçınılmaz kılar.

Çünkü Başbakan BAGIMSIZ olarak TBMM"ye girmek isteyecektir.

Ak partinin kapatılacagı ve ufukta erken seçimin olacagı var sayılarak Milletvekili emekliligi ile ilgili bir yasa tasarısı alt komisyondan geçti.

Bu tasarı bir tesadüf eseri ya da bireysel bir vekilin başvurusu degildir.

Aynen 301. Madde de oldugu gibi.

Abdullatif şener"in birden Ak partiden istifa ederek yollara düşmesi ve yeni bir parti kuracagını ifade etmesi de bir tesadüf degildir.

Bu süreçte Türkiye"de bir yol ayrımı yaşanacaktır.

Askerin sessiz kalması?"genç subaylar tedirgin!.." açıklamalarının medya da yer almaması bana göre hayra alamet degildir.

Ak parti ile ilgili hüküm verilmiştir.

Birileri "birşeyler" biliyor.

Anayasa Mahkemesi Başsavcısının kapatma ile ilgili tavrı Ergenekon Dosyasına yazılması da çok ilginç.

Acaba? acaba.. sorularına şimdilik şu süreçte cevap aramak ve dogru cevabı bulabilmek "sayısal loto sayılarını" önceden bilmek gibi bir şey.

Birde bu olaya Aysberg gibi bakalım isterseniz.

Aysberg bir buz parcasıdır. Görünenin birkaç misligi büyüklügü de su altındadır.

Hani bir söz var ya: "aysbergin görünen yüzü!"

Bizler aysbergin görünen yüzüne göre sorulara cevap bulmaya çalışıyoruz.

Buburluk sürecinde güçlü olan çete bu gün neden güçlü olmasın?

Bu gün degişen ne?

NATO tarafından kuruldugu öne sürülen ve kuruluş amacı Kominizmle mücadele olan bu örgütler zaman içinde nasıl bu kadar saf ve amaç degiştirebiliyor?

Bu örgütlerde emir komuta nedir?

Ne düzeydedir?

Devlet içindeki yapılanmaları nasıldır?

Yoksa bunun ucu tazminata kadar dayanıyor mu?

Eski ittihatçı gelenegi mi?

Binlerce soruyu alt altta yazmamız mümkündür.

KIM TASFIYE EDILIYOR?

Ülkemizde bir 28 şubat süreci yaşandı. Gazetelerde yazılıp çizildigine bakıldıgında Türkiye"nin maddi kaybı 200 milyar dolar. Yani 2007 yılı Türkiye"sinin GSMH tutarının yarısı.

Bu para kimin cebine gitti?

O süreçte Anadolu"da oluşan sermaye birikimlerine Istanbul"un bakışı neydi?

Paranın dini olur mu?

Bugün dünyada hükümetlere yön veren EVRENSEL SERMAYE"dir. Yani Uluslarası para.

Türkiye borsasında borsada işlem gören günlük para arzının % 70"nin yabancılarda oldugu yazılıp çiziliyor.

Türkiye"de mevcut bankaların sahiplik anlamında % 50"den fazlasının yabancıların eline geçtigi yazılıp çiziliyor.

Peki bu durumda yabancılar bu ülkede ISTIKRARSIZLIK ISTERLER MI?

Yukarıda Ak parti ile ilgili hükmün verildigini yazmıştık. Yazmıştık yazmasına ama Aysbergin altını göremedigimiz için yazmıştık.

Türkiye borsasında ve yıllık 500 milyar dolara yakın işlem yapan yabancıların ekonomiye baskısını ve agırlıgını hesap ettigimizde, şu soru aklımıza geliyor.

Ülkemizde istikrarsız bir yapılanmaya izin verilmez.

Ya da; battı balık yan gider misali, iktidara gelmesi muhtemel insanları kendileri seçerler ve zararlarını bizden tazmin ederler.

Bu iki varsayım da yabana atılacak cinsten degil.

Olabilir de, olmayabilir de.

Ama bana göre tasviyede birinci unsur, ANADOLU SERMAYESIDIR.

Bu tezgahların ardında Anadolu insanının ekonomik olarak güçlendirilmemesi yatıyor.

Ve savaş; siyasi degil ekonomiktir.

Belki Ergenekon, Ak partinin kapatılması davaları iyi tahlil edilerek dogru söylemler geliştirilebilinirse, demokrasinin gelişmesine de katkı yapabilir.

Ama bizdeki solcuların büyük çogunlugu başta Baykal olmak üzere Ergenekonun avukatlıgını yapıyor.

Bakacagız bu davalar; "dag fare mi dogrucak fil mi?" zaman gösterecek.

Ülkemizde demokrasinin gelişmesi için çifte standartın olmadıgı çagdaş bir anayasa ve siyasi partiler kanunu ile mümkün.

Bu da şimdilik ufukta gözükmüyor.

Sahi siz ne dersiniz sevgili okurlar?

Ak parti kapatılır mı?...